Sorular
Her bir latifenin kendine has ubudiyetleri bulunuyor diyor üstad Bediüzzaman. Meselâ akıl, ruh, kalb ve hayalin ibadet vazifeleri nelerdir?
"Fakat mümkinatta, hakikî ve tabiî lüzum-u zâtî olmadığından, mümkinatta zıdlar birbirine girebilmiş. Mertebeler tevellüd ederek ihtilafat ile tagayyürat-ı âlem neş'et etmiştir." Burayı izah eder misiniz?
Birinci Sözde Bediüzzaman Hazretleri besmelenin "İslam Nişanı" olduğunu buyuruyor. Bismillah nasıl İslam Nişanı oluyor. Bunu izah eder misiniz?
Eski kavimlere gelen semavi tokatlar gösteriyor ki, yer gök ve hava gibi kâinatın büyük unsurları kafirlere karşı hiddet ediyor. Ne için böyle ehemmiyetsiz insanların ehemmiyetsiz ve şahsi günahları kâinatın hiddetini çekiyor?
Bulasık yıkarken, yemek yaparken veya araba kullanmak gibi her hangi bir işi yaparken Kuran-ı Kerim dinleyebilir miyiz?
Keffaret orucunda iki kameri ay ayın ilk günü başlamak suretiyle oruç tutulsa ve aylardan biri 29 çekip toplam 59 gün olsa keffaret yerini bulur mu? Bir de keffaret gerektiren orucun kazasını hemen peşine mi tutmak gerekir daha sonra tutulur mu?
Alzheimer geçici hatırlamama ve yaşlık ileri yaşlarda olma 80-90 yaşları üstünde olma dini sorumluluğumuzu dini vazifeleri yapmamızı kaldırır mı?
Birinci Söz’de geçtiği üzere, tabiatçılar neden en çok salabet ve hararete güveniyorlar?
Cenab-ı Hakk'a malûm ve ma’ruf ünvanıyla bakacak olursan, meçhul ve menkûr olur. Çünkü, bu malûmiyet, örfî bir ülfet, taklidî bir sema'dır. Hakikatı ilâm edecek bir ifâde de değildir.
Burada anlatılmak istenen nedir? Neden haşa Allah’ı (c.c) bilemeyiz ve o bilinemez deniyor? Halbu ki kendisini tanıtmak için birçok peygamber ve kitaplar gönderen Allah (c.c) madem bilinmeyecekse neden bu kadar çok