Soru

Bediüzzaman Hazretlerinin Ahlak Anlayışı

Bediüzzaman Hazretlerinin ahlak anlayışı nasıldır? Ahlak hakkında ne gibi görüşler belirtmiştir? Risale-i Nur'dan örnekler vererek kısaca açıklayabilir misiniz?

Tarih: 6.03.2025 18:41:50
Okunma: 453

Cevap

Arapça'da “huy, tabiat, karakter” anlamına gelen “hulk” veya “huluk” kelimesinin çoğulu olan ahlak hem sadece iyi huyları hem de beraberce iyi kötü huyları ifade eden genel bir kavramdır. Bu sebeple “iyi ahlak” ve “kötü ahlak”ı karşılamak üzere farklı kavramlar kullanılmıştır. Sözlükte insanın fiziki yapım için “halk” (fiziki yaratılış), manevi ve ruhi yapım için “hulk” (huy ve karakter) kelimeleri kullanılır. Bu çerçevede ahlak, herhangi bir alan sınırlaması olmaksızın, insanın iradesiyle gerçekleştirdiği bütün fillerin temelinde yatan ve fiillerin “iyi” ya da “kötü” olarak nitelendirilmesini sağlayan temel nitelikleri ifade etmektedir. Bir başka deyişle ahlak, fiillerden ve davranışlardan ziyade onların kaynağını oluşturan niteliklerdir. [1]

Ahlakı Kur’ân ahlakı[2] olan Sevgili Peygamberimiz (sav); “...(Allah’ım!) Beni güzel ahlâka eriştir. Senden başka güzel ahlâka eriştirecek yoktur. Kötü ahlâkı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlâkı benden uzaklaştıracak yoktur!..”[3] Diye dua ederek her daim Rabbimizden güzel ahlakı istemiştir.

Hz. Peygamber (sav) ahlakı tanımlarken; “İyilik güzel ahlâktır. Kötülük ise içini huzursuz eden ve başkalarının bilmesini istemediğin şeydir”[4] Buyurarak müminlere bir ölçü vermiştir.

Üstad Bediüzzaman Hazretlerine göre insanda bulunan yüce ahlak, kötü fiil ve davranışlardan kişiyi uzak tutar. Öyle ki güzel ahlak sahibi bir insan yalan, hile gibi çirkin amellere hiçbir şekilde tenezzül etmez. Bu sayede yüce bir ahlakı elde eden insanda haysiyet, vakar ve şeref gibi mukaddes hâller meydana gelir.[5]

Güzel Ahlakın Anahtarı İmandır

İman; insanı hakiki mahiyetine ulaştıran, yaratılış sırrına eriştiren bir nurdur. Ahlak ise müminin kıymet ve ehemmiyetini ziyadeleştiren ziyneti ve süsüdür.  Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.”[6] Buyurarak mü’min kulun ahlakının da güzel olması gerektiğine işaret etmiştir. Nitekim Ebû Hüreyre’den rivayet edilen başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk bakımından en güzel olanıdır.”[7]

Üstad Bediüzzaman Hazretleri güzel ahlakı teşkil eden tüm güzel hasletlerin iman vesilesiyle elde edildiğini vurgulayarak; “Evet, her hakîkî hasenât (iyilikler) gibi, cesâretin dahi menbaı (kaynağı) îmândır, ubûdiyettir (kulluktur). Her seyyiât (kötülükler) gibi, cebânetin (korkaklığın) dahi menbaı dalâlettir (haktan sapmaktır).”[8] Demektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bir toplumda imanın bir rüknü olan ahirete iman inancı hükmetmez ise güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samîmiyet, fazîlet, hamiyet, fedâkârlık, rızâ-yı İlâhî gibi esaslar yerine; garaz, menfaat, sahtekârlık, gösteriş, kibir, rüşvet, aldatmak gibi kötü kavramlar o toplumda yayılacağını ifade eder. Zira ahiret inancı ihtiyarlar için teselli, gençler için terbiyeye sebeptir. Eğer iman olmazsa güçlü kuvvetli olan gençler sarhoşluğa ve zulme, ihtiyârlar ise hüzne ve ağlamaya başlarlar.[9]

Güzel Ahlak Kur’ân’a Uymakla Kazanılır

Bediüzzaman Hazretleri Kur’ân’ın, güzel ahlak sınırlarını belirlediğini ifade etmektedir. Ahlâkî kaideler Kur’ân tarafında teşkil edilmiştir. İnsafsızlık, yalancılık, hırs, israf, gıybet gibi kişiyi ve toplumu zehirleyen kötü hasletler Kur’ân tarafından şiddetli surette kınanmış ve kötülük olarak tanımlanmıştır. Buna karşılık iffet, sabır, doğruluk, iyilik gibi bütün güzel vasıflar hakiki imanın esasları ve mümin kulun başlıca sıfatları olduğunu ifade etmektedir.[10]

Hz. Âişe (r.a)’a Resûlullah’ın ahlakı sorulduğunda Hz. Âişe (r.a), “Sen Kur’an okuyorsun değil mi? İşte Hz. Peygamber’in ahlâkı Kur’an idi.”[11] Diyerek insanlığın ahlak güneşi olan Sevgili Peygamberimizin (sav) ahlakının kaynağı olarak Kur’ân’ı işaret etmektedir.

Güzel ahlak, Peygamberimiz’i (sav) Rehber Edinmekle Elde Edilir

Kur’ân-ı Kerîm de Yüce Rabbimiz: “Ve muhakkak ki sen, gerçekten yüce bir ahlâk üzerindesin!”[12] buyurarak Peygamber Efendimizin (sav) ahlakını ve yüceliğini bizlere bildirmektedir. Hz. Hatice (r.a) Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ahlakından bahsederken: “Allah’a yemin ederim ki Allah hiçbir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabayı gözetirsin; muhtaç olanların bakımını üstlenirsin; aç ve açıkta olanı koruyup, kollarsın; misafire ikram edersin ve musibete maruz kalanlara yardım edersin.”[13] Diyerek yüce ahlakını bizlere bildirmektedir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri Resûl-ü Ekrem (sav)’in Kur’ân’dan sonra en büyük mu‘cizesinin kendi zâtı olduğunu ifade eder. Yani O’ndaki yüce ahlâktır. Zira; her bir güzel haslette en yüksek mertebede olduğuna, dost ve düşman ittifâk etmiştir.[14] Öyle ki düşmanları bile ahlâkça üstünlüğünden dolayı kendisini “Muhammedü’l-Emîn (sav)” lakabıyla anmışlardır.

Üstad Hazretleri, Sevgili Peygamberimizin (sav) Kur'ân'ın ifade ettiği bütün güzel ahlak seciyelerine sahip olduğunu söylemektedir. Şüphe yok ki insanların sîreten ve sûreten en güzeli ve en halîmi ve en sâbırlısı ve en çok şükredeni ve mütevâzıvı olanı ve en iffetlisi ve en cömerdi ve en kerîmi ve en merhametlisi ve en âdili Allah Rasülü (sav) idi. Bu sebeple Sevgili Peygamberimizin (sav) her hali her tavrı ve her davranışı insanlık için en mükemmel bir rehber ve misaldir. Nitekim yüce kitabımızda Rabbimiz: “And olsun ki sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok zikreden kimseler için Allah'ın Resûlünde güzel bir örnek vardır.”[15] Buyurarak buna işaret etmektedir.

Detaylı bilgi için lütfen bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/peygamerimizin-sav-gorunus-ve-ahlaki

https://risale.online/soru-cevap/peygamber-efendimizin-sav-guzel-ahlakindan-ornekler

Güzel Ahlakı Kazanmada En Temel Esas, Ciddiyet ile Sıdktır

Bediüzzaman Hazretleri insana yüce ahlâkı kazandıran ve o ahlâk-ı âliyeyi sürekli hale getirip yaşatananın ciddiyet ile sıdk olduğunu ifade etmektedir. Zira kişide sıdk yani doğruluk giderde yerine kizb yani yalan gelirse rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi o adam da insanlara oyuncak olur.[16] Nitekim iman doğruluktur, hakikattir. Ayet-i kerimede Rabbimiz: “O hâlde, emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”[17] Buyurarak müminin doğru olması gerektiğini kesin bir ifade ile emretmektedir. Ayrıca rivayetlerde Sevgili Peygamberimize (sav); “Ey Allah'ın Resulü!  Mümin korkak olur mu?" diye dorulduğunda "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" yine: "Evet!" buyurdular. Biz yine: "Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!”[18] Buyurmuş, başka rivayetlerde ise ayağa kalkarak üç defa “Müslüman yalan söylemez” diyerek yalanı kesin bir dille yasaklamıştır. Dolayısıyla yüce ahlakın hayatı, sıdktır doğruluktur. Ahlakı tahrîp edip yıkan ise kizb yani yalandır.[19]

Ahlakın Şekillenmesinde Genel Faktörler

1- Aile

Bir çocuğun ilk muallimi ve eğitmeni, ailesidir. Özellikle annesidir. Nitekim Üstad Bediüzzaman Hazretleri: “Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım hâlde, kasem ediyorum ki (yemin ediyorum ki), en esâslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhûm validemden (rahmetli annemden) aldığım telkînât (öğütler) ve ma‘nevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, âdetâ maddî vücûdumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sâir (diğer) derslerim, o çekirdekler üzerine binâ edildiğini aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve rûhuma, merhûm vâlidemin ders ve telkînâtını (öğütler), şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakîkatler içinde birer çekirdek-i esâsiye (temel/esas çekirdek) müşâhede ediyorum. (gözlemliyorum)”[20] Diyerek ailesinden hususen validesinden almış olduğu derslerin ehemmiyetini ve etkisini ifade etmektedir.

Detaylı bilgi için lütfen bakınız:

https://risale.online/soru-cevap/cocuk-terbiyesi

2- Çevre

Üstad Hazretleri insanların sıfatlarında, karakterlerinde, hallerinde ve davranışlarında zaman ve mekânın yani çevrenin çok te’sîri olduğunu söylemektedir.[21]

3- Beslenme

Bediüzzaman Hazretleri insanın beslenmesinin ahlakı ve fıtratı üzerinde tesirli olduğunu belirtmektedir. Nitekim kırk günde her gün et yiyen kişinin kasâvet i kalbiyeye dûçâr olduğu yani kalbinin katılaştığı öfke, sinir, kabalık gibi hayvani duygularının ön plana çıktığı gözlemlenmiş bir gerçektir.[22] Dolayısıyla insan yediği içtiğinde helal-haram ayrımı gözetmezse fıtrat ve ahlakı bozulur, ibadete meyli azalır.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri ahlak hususunda bir de uyarı da bulunarak kırk yaşından sonra ahlakın değişmesinin zor olduğunu ifade etmektedir. Üstada göre yaş kırka geldiğinde iyi olsun, fenâ olsun nasıl bir ahlâk olursa olsun, artık sabit ve sürekli hale gelir. Daha terki mümkün olmaz.[23] Bu sebeptendir ki kemal yaş kırk olarak bilinmektedir.

Detaylı bilgi için lütfen bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/ahlak-degisir-mi

https://risale.online/soru-cevap/allahin-ahlaki

https://risale.online/soru-cevap/guzel-ahlakin-faydalari


[1] TDV, Temel İslam Ansiklopedisi, İSAM Yayınları, İstanbul 2019,c 1 s 153

[2] Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 26

[3] Müslim, Müsâfirîn, 201

[4] Müslim, Birr, 14

[5] Bedîüzzaman Saîd Nursî, İşârâtü'l-İ‘câz, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 156

[6] İbn Hanbel, II, 381

[7] Ebû Dâvûd, Sünnet, 15

[8] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, İstanbul, s5

[9] Bedîüzzaman Saîd Nursî, Şualar, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 220

[10] Bedîüzzaman Saîd Nursî, İşârâtü'l-İ‘câz, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 274

[11] Müslim, Müsâfirîn, 139

[12] Kalem, 68/4

[13] Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1

[14] Bedîüzzaman Saîd Nursî, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 304

[15] Ahzâb, 33/21

[16] Bedîüzzaman Saîd Nursî, İşârâtü'l-İ‘câz, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 156

[17] Hûd; 11/112

[18] Muvatta, Kelam, 19, 2, 990

[19] Bedîüzzaman Saîd Nursî, İşârâtü'l-İ‘câz, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 85-86

[20] Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası 2, Hayrat Neşriyat, İstanbul, s255

[21] Bedîüzzaman Saîd Nursî, İşârâtü'l-İ‘câz, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 165

[22] Bedîüzzaman Saîd Nursî, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 38

[23] Bedîüzzaman Saîd Nursî, İşârâtü'l-İ‘câz, Hayrat Neşriyat, Isparta,2015 s. 157


Yorum Yap

Yorumlar