"Şimdi, dünyayı tahkîr edenler, dört sınıftır. Birincisi, ehl-i ma‘rifettir ki, Cenâb-ı Hakk’ın ma‘rifetine ve muhabbet ve ibâdetine sed çektiği için tahkîr eder. İkincisi, ehl-i âhirettir ki, ya dünyanın zarûrî işleri onları amel-i uhrevîden men‘ ettiği için veyahud şuhûd derecesinde bir îmân ile cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, güzel bir adam Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm’a nisbet edilse, yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymetdar mehâsini varsa, cennetin mehâsinine nisbet edilse, hiç hükmündedir..." Soru
32. Söz'ün 5. Remiz'inde geçen bu kısmı izah eder misiniz? Dünyayı tahkir eden, aşağışayan bu dört grubu nasıl anlamak gerekir? Makbul tahkir nasıl olur?
Bazı rivayetlerde 124 bin bazılarında 224 bin peygamberin geldiğinden bahsediliyor. Bu rivayetlerin sıhhati nedir? Ayrıca şimdiye kadar kaç evliya gelmiştir?
Sırat köprüsü Kur'ân-ı Kerîm'de geçmiyor. Bunun varlığını biz nereden biliyoruz?
Bediüzzaman Hazretleri İhlas Risalesi'nde, aynı manevi hizmetleri ortaklaşa yapan kimselerin, bu hizmetlerden ortaya çıkan sevapları böülüşmeksizin tamamen alacaklarını anlatıyor. Bir gaz lambasının farklı parçalarını getirerek birleştiren insanların her birisinin kendi aynasına bir lamba yansımasını misal vererek mevzuyu güzelce izah ediyor. Benim merak ettiği şey şu: Acaba bu mevzuya açıkça işar...
2. şuanın 3. meyvesinde anlatılan insan ile sırrı vahdet arasındaki
ilişkiyi ana hatlarıyla izah edebilir misiniz?
21. Sözün 1. makamının 2. ikazında geçen "zi şuur sırrı insani ve zi nur letaifi Rabbaniye" ifadesi geçiyor. Bu meselede sırrı insani ve letaif-i Rabbaniye den ne anlamamız gerekiyor. Açıklayabilir misiniz?
Sırrı tevhid ve sırrı vahdet ne demektir? 2. Şua'da geçen, "Yüz binler diller ile sanii takdis ederek tesbihat yapan İsrafil-misal ubudiyetinde ulvi bir makam sahibi bir acaib bir mahluk iken..." cümlesinde neden israfil aleyhselam denilmiş?
Sivilce patlatmak yani o sivilceden azda olsa gelen iltihap abdesti bozar mı?
İhlas Risalesi'nde "Ey Risale-i Nur şakirdleri ve Kur'ân'ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız." denilmiş. Burada neden sizler ve bizler denilmiştir? Ayrıca, "insan-ı kamil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız" kısmını açıklar mısınız?
Ben doğduğumdan beri bir dominant elim yoktu, yani iki elimle de herşeyi yapabiliyorum. Ben ne kadar İslamın söylediği gibi bazen sağ elle yemek yesemde arada sırada refleks olarak sol elimle de yemek yiyiyorum. Acaba günah işlemiş olur muyum?