Soru

Hz. Peygamberin (sav) Unutkanlık ve Zihin Açıklığı İçin Tavsiye Ettiği Dua

Unutkanlık, zihin açıklığı ve hafızayı güçlendirmek için bir dua var mıdır?

Tarih: 13.04.2025 00:47:24
Okunma: 126

Cevap

Unutkanlığın Sebebi

Unutkanlığın birçok sebebi olmakla beraber Bediüzzaman Hazretleri sorulan bir soru üzerine unutkanlığın en ehemmiyetle sebebini harama bakmak olarak ifade etmiştir. Şöyle ki;

“Risale-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: "Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor (artıyor), ne yapayım? Ben de dedim: Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme (bakma). Çünkü rivayette vardır. İmam-ı Şafiî'nin (r.a) dediği gibi: Haram nazar, nisyan (unutkanlık) verir. Evet ehl-i İslâmda, nazar-ı haram (harama bakmak) ziyadeleştikçe, hevesat-ı nefsaniye (nefsani hevesler) heyecana gelip, vücudunda sû'-i istimalât (kötüye kullanmalar) ile israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına (hafıza kuvvetine) za'f gelir. (zayıflar) Evet bu asırda açık-saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede (sıcak memleketler) o sû'-i nazardan (kötü bakışlar) sû'-i istimalât (kötüye kullanmalar), umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeğe başlıyor. Herkes cüz'î, küllî (büyük-küçük) o şekvadadır (Şikâyettedir)..[1]

Unutkanlık/ Hafızayı Güçlendirmek İçin Kılınacak Namaz ve Arkasından Yapılacak Dua

İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre “Hz. Ali (r.a.) Resûlullaha (s.a.v) gelerek ‘Anam babam sana feda olsun! Şu Kur’an göğsümde durmayıp gidiyor (unutuyorum). Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum.’ dedi. Resûlullah (s.a.s.) ona şu cevabı verdi: ‘Ey Ebu’l-Hasan! Sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?’ Hz. Ali (r.a.) ‘Evet, ey Allah’ın Resûlü, öğret!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu:

‘Cuma gecesi gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua makbuldür. Kardeşim Yakup da evlatlarına şöyle söyledi: ‘Sizin için Rabbime istiğfar edeceğim.’ [2] Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rekât namaz kıl. Birinci rekâtta, Fâtiha ile Yâsin sûresini, ikinci rekâtta Fâtiha ile Hâmîm’i (Duhân suresi) oku, üçüncü rekâtta Fâtiha ile Eliflâmmîm Tenzîlü’l-Kitabi (Secde sûresi), dördüncü rekâtta Fâtiha ile Tebâreke’l-Mufassal’ı (Mülk Suresi) oku. Teşehhüdden sonra Allah’a hamdü sena et. Bana ve diğer peygamberlere salât oku. Mümin erkekler ve mümin kadınlar ve senden önce gelip geçen mümin kardeşlerin için bağış dile. Sonra da şu duayı oku: 

اللَّهُمَّ ارْحَمْنِى بِتَرْكِ الْمَعَاصِى أَبَدًا مَا أَبْقَيْتَنِى وَارْحَمْنِى أَنْ أَتَكَلَّفَ مَا لاَ يَعْنِينِى وَارْزُقْنِى حُسْنَ النَّظَرِ فِيمَا يُرْضِيكَ عَنِّى اللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ ذَا الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِى لاَ تُرَامُ أَسْأَلُكَ يَا اللَّهُ يَا رَحْمَنُ بِجَلاَلِكَ وَنُورِ وَجْهِكَ أَنْ تُلْزِمَ قَلْبِى حِفْظَ كِتَابِكَ كَمَا عَلَّمْتَنِى وَارْزُقْنِى أَنْ أَتْلُوَهُ عَلَى النَّحْوِ الَّذِى يُرْضِيكَ عَنِّى اللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ ذَا الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِى لاَ تُرَامُ أَسْأَلُكَ يَا اللَّهُ يَا رَحْمَنُ بِجَلاَلِكَ وَنُورِ وَجْهِكَ أَنْ تُنَوِّرَ بِكِتَابِكَ بَصَرِى وَأَنْ تُطْلِقَ بِهِ لِسَانِى وَأَنْ تُفَرِّجَ بِهِ عَنْ قَلْبِى وَأَنْ تَشْرَحَ بِهِ صَدْرِى وَأَنْ تَغْسِلَ بِهِ بَدَنِى لأَنَّهُ لاَ يُعِينُنِى عَلَى الْحَقِّ غَيْرُكَ وَلاَ يُؤْتِيهِ إِلاَّ أَنْتَ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ

(Allah’ım! Hayatta kaldığım müddetçe bana günahları terk ettirerek merhamet eyle. Faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden razı kılacak şeylere hüsn-i nazar etmemi nasip et. Ey göklerin ve yerlerin yaratıcısı olan Yüce Allah’ım! Ey Allah! Ey Rahmân! Celalin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi zorla. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasip et. Ey göklerin ve yerin Yaratıcısı! Celalin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi ve kalbimi açmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasip edersin. Her şeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah’tandır).

Ey Ebu’l-Hasan (Hz. Ali)! Bu söylediğimi üç veya yedi Cuma gecesi yap. Allah’ın izniyle duan kabul edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun ki, bu duayı yapan hiçbir mümin, duasının kabulünden mahrum kalmadı.”

İbn Abbas (r.a.) der ki: “Allah’a yemin olsun, Ali (r.a.) beş veya yedi Cuma geçtikten sonra tekrar Resûlullah’a (s.a.s.) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Önceleri dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onları da unutuyordum. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra istediğimde bir başkasına ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.’ Resûlullah (s.a.s.) bu söz üzerine Hz. Ali’ye, (r.a.) ‘Ey Ebu’l-Hasan! Kâbe’nin Rabbine yemin olsun sen müminsin!’ dedi.”[3]

Ayrıca bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/insan-nisyandan-alindigi-icin-insan-nisyana-mubteladir-2


[1] Said Nursi, Kastamonu Lahikası, Hâyrat Neş., Isparta 2015, s.174.

[2] Yûsuf, 12/98

[3] Tirmizî, Deavât, 131


Yorum Yap

Yorumlar