Soru

10. Lem'a - Şefkat Tokatları -8

10. Lema'nın 3. Tokadını izah eder misiniz? Bahsi geçen Hulusi Bey hakkında bilgi verir misiniz? Bu tokattan çıkartılacak hisseler nelerdir? Hazret-i Üstad'ın kendi değerlendirmeleri nelerdir?

Tarih: 19.05.2025 12:02:03

Cevap

Üçüncüsü: Hizmet-i Kur’âniyenin pek mühim bir a‘zâsı olan Hulûsî Bey’dir.

Yüzbaşı Hulusi Yahyagil 1895’te Elaziz’de dünyaya geldi. Birinci Cihan Harbi’nde Kafkas ve Çanakkale Cephelerinde harbe katıldı. 1925’te Harbiye’ye girdi. 1928’de Eğirdir’e yüzbaşı rütbesiyle tayin oldu. Bediüzzaman Hazretleri ile 1929 senesinde Barla’da tanıştı. Bediüzzaman Hazretlerini Barla’da iken dört defa ziyaret eden Hulûsi Bey, 1930 yılında tayinle Isparta’dan ayrıldı. Bundan sonraki yıllarda Bediüzzaman Hazretleriyle irtibatını vazife yaptığı yerlerden devam ettirdi. 25 Temmuz 1986’da Elazığ’da vefat etti.[1]

Beddiüzaman Hazretleri, Barla Lahikası’nın girişinde Hulusi Bey hakkında şunları zikretmektetedir:

“Hulusi Bey benim yegâne mânevî evlâdım ve medar-ı tesellim ve hakiki vârisim ve bir deha-yı nuranî sahibi olacağı muhtemel olan biraderzadem Abdurrahman’ın vefatından sonra, Hulusi aynen yerine geçip o merhumdan beklediğim hizmeti, onun gibi îfaya başlamasıyla ve ben onu görmeden epey zaman evvel Sözler’i yazarken, onun aynı vazifesiyle muvazzaf bir şahs-ı mânevî bana muhatab olmuşçasına, ekseriyet-i mutlaka ile temsilâtım onun vazifesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı Cenab-ı Hak bana hizmet-i Kur’ân ve imanda bir talebe, bir muîn tayin etmiş. Ben de bilmeyerek onunla onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum.[2]

Eğirdir’den memleketine gittiği vakit, saadet-i dünyeviyeyi tam zevk ettirecek esbâb hazır bulunduğundan bir derece sırf uhrevî olan hizmet-i Kur’âniyede fütûra yüz gösterecek dâire-i esbâb hazırlanmıştı. Çünkü, hem çoktan görmediği peder ve vâlidesine kavuştu, hem vatanını gördü, hem şerefli ve rütbeli bir sûrette memleketine gittiği için dünya ona güldü, güzel göründü.

Hulusi bey, uzun zamandır görmediği anne ve babasına kavuşmuş, doğup büyüdüğü memleketi Elazığ'a geri dönmüştür. Memleketine dönerken şerefli, itibarlı ve rütbeli bir şekilde dönmüş ve bu durum Hulusi beye dünyayı güzel göstermiştir. Bu sebepler hizmet-i Kur’aniye’de fütura/gevşekliğe sebep olmuştur.

Öyle bir dönemde sıradan bir memuriyet bile büyük bir önem taşırken, Hulusi Beyin Albay rütbesine sahip bir subay olması, onun ne kadar seçkin ve saygın bir konumda olduğunu gösterir.

Halbuki hizmet-i Kur’âniyede bulunana; ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli. Tâ ihlâs ile, ciddiyet ile hizmet-i Kur’âniyede bulunsun.İşte Hulûsî’nin kalbi, çendân lâyetezelzel idi.

Üstad Hazretleri bu konuyla ilgili şöyle der:

"Risâle-i Nûr’un gayet ehemmiyetli bir şâkirdi olan Hulûsî Bey’in ehemmiyetli bir mektubunu gördüm. Elhak, o kardeşimiz, birinciliğini dâimâ muhâfaza ediyor. Ben onu dâimâ kalem elinde, Risâle-i Nûr’un işi başında biliyorum. Hem bütün muhâberelerimde birinci safta muhâtabdır." [3]

"Hulûsî Bey’in gayet samîmî ve dikkatli ve nükteli olan Sabrî’ye yazdığı mektubu, Hulûsî’nin dâimâ ihlâs ve sadâkatte terakkîsini gösteriyor. Benim tarafımdan da ona yazınız ki, şâkirdlerin erkânında birinciliği dâimâ muhâfaza ediyor. Ve benden hiç ayrılmamış gibi bir vaz‘iyettedir." [4]

Fakat bu vaz‘iyet onu fütûra sevk ettiğinden, şefkatli bir tokat yedi. Bazı münâfıklar tam bir iki sene ona musallat oldular. Dünyanın lezzetini de kaçırdılar. Hem dünyayı ondan, hem onu dünyadan küstürdüler. O vakit, vazîfe-i ma‘neviyesindeki ciddiyete tam ma‘nâsıyla sarıldı.

KISSADAN HİSSE:

Bu kıssada şefkat tokadına sebep olan kusur; saadet-i dünyeviyeyi tam zevk ettirecek sebeplerin hazır bulunması, sırf uhrevî olan hizmet-i Kur’âniye’de usangaçlığa ve gevşekliğe sebebiyet verir, dünyayı süslü ve güzel gösterip güldürür. Hâlbuki Kur’ân hizmetinde bulunan kişi ya dünyaya küsmeli veya dünya ona küsmelidir. Tâ ihlâs ve ciddiyet ile hizmet-i Kur’âniye’de bulunabilsin.


[1] Hayrat Vakfı İlmi Araştırma Heyeti, Bediüzzaman Said Nursi Ve Hayru‟l Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, Hayrat Neşriyat, Isparta 2013. C.1., s.323

[2] Barla Lahikası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2013, s.2.

[3] Kastamonu Lahikası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2015, s. 315.

[4] Kastamonu Lahikası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2015, s.116.


Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar