Soru

"Ona Beyanı Öğretti" Ayetinin Kısa Tefsiri

Rahman Suresi'ndeki  "Ona beyani öğretti" ayetini nasıl anlamak gerekir? Günlük hayatımızdakı konuṣmalar vb. herşey ayette ifade edilen beyana giriyor mu? Müfessirler bu ayet hakkında ne demişler?

Tarih: 8.06.2025 17:28:40

Cevap

Yüce Rabbimiz Rahman Suresi 4. Ayette şöyle buyurur: “Ona beyânı (açıkça anlatmayı) öğretti.

Buradaki beyanın manası Fahruddin Er-Râzi Tefsirinde şöyle izah eder:

"Beyan" nedir ve onun öğretilmesi nasıl olur?

Deriz ki: Kimi müfessirler, "beyan"ın, konuşma (kabiliyeti) manasına olduğunu söylemişlerdir. Buna göre Allah Teâlâ insana, konuşmayı ve kendinde (içinde) olan fikirleri ve hisleri başkalarına anlatabilmeyi öğretmiştir. Zira bu sayede insan, diğer canlılardan temayüz etmiş olur. O halde, " O yarattı" ayeti, insanın o özel kalıbını yaratıp takdir etmesine; ''Ona beyanı O öğretti" ayeti de, insanın, ilmi sayesinde başkalarından ayrıldığına bir işaret olur.

Daha evvel bahsettiğimiz, "Buradaki, beyandan murad, Kur'ân'dır. Cenâb-ı Hak, bu ifadeye, ifadesiyle, mücmel olarak bahsettiği şeyi, anlatmak için getirmiştir" şeklindeki izahımız, bunun dışında kalmış olur ve bu tıpkı, misal verdiğimiz gibi olur. Çünkü birisi, "Falancaya edebi ben öğrettim. Onu bu işe ben teşvik ettim..." diyebiliyordu. Bu izaha göre, "beyan", içinde bulunan şeylerin kastedildiği bir masdar olur. Çünkü Kur'ân manasında "beyan" lafzının, Kur'ân hakkında kullanılması, Kur'ân'da pek çok geçer. Nitekim Hak Teâlâ, "İşte bu, insanlar için bir beyandır"[1] buyurmuştur. Allah Teâlâ Kur'ân'a, "beyan" gibi "furkan" adını da vermiştir. O halde "beyan", hak ile bâtıl arasını ayırdetme demektir. Binâenaleyh, Kur'ân manasında "beyan" kelimesinin kullanılması doğrudur.[2]

Başka bir tefsirde şöyle bir izah  bulunmaktadır:

“Düşündüğünü ifa­de etmek, aldığı vahyi, bildiği hakkı, öğrendiği dini başkasına anlatmak demek olan "beyanı öğretti. Yani Allah insan cinsini yarattı ve başkalarıyla konuşması, çevresiyle anlaşabilmesi, böylece aralarında yar­dımlaşma, ülfet ve ünsiyet meydana gelmesi için ona konuşmayı ve düşün­düklerini ifade etmeyi öğretti. Bununla öğretmenin unsurları tamamlan­mış oldu. Kitap ve öğretici Kur'an ve peygamber, öğrenci de insan. Öğren­menin yolu ve keyfiyeti ise beyandır.”[3]

Yine farklı bir tefsirlerde “Ona beyanı öğretti” ayeti şöyle tefsir edilmiştir:

“İnsanı da yaratanın Yüce Allah olduğu belirtilip ona verilen özelliklerin en önemlisinin, duygu ve düşüncelerini açıklayabilme, konuşma ve anlatma yetisi olduğuna işaret edilmektedir. Anlamak, anlatabilmenin ön şartı olduğuna göre burada altı çizilen, nimetin idrak ve ifade yetisi olduğu söylenebilir. Böylece bu âyetlerde İnsanı insan yapanyüce nimeti ve muhakeme gücünün pratiğe yansıyan yüzü ön plana çıkarılmaktadır. İnsanın, her şeyden önce Allah'a olan kulluğunu idrak ve İfade etmesi, başka insanlarla ilişkilerinde hak ve vecibelerini kavrayıp bunla­rın gereğini yerine getirmesi, kısaca akıl nimetinin semere verebilmesi hep anla­ma ve anlatma yetisine bağlıdır; dolayısıyla kültür ve medeniyetleri oluşturan te­mel faktör de budur. Gülme, ağlama, sevgi veya nefretle bakma, anlamlı söz söy­leme, düşündüklerini eyleme dönüştürme, bir sanat eserine şekil verme, hep anlama ve anlatma faaliyetinin sonuçlandır ve birer anlatım biçimidir…”[4]


[1] Al-i İmran, 3/38.

[2] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 21/66-67.

[3] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/168.

[4] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu: V/140.141.


Yorum Yap

Yorumlar