Şahs-i Manevi konusunun iki başlıkta işlemek daha uygun olacaktır. Birisi genel manasıyla Şahsı Manevi diğeri ise özel manasıyla Risale-i Nur'un Şahsi Manevisi. Risale-i Nur'un Şahsi Manevisi için bakınız:
Şahsi Manevinin genel manası için bakınız:
Şahs-ı Manevî Diğer Cemaat ve Tarikatlarda da Var Mıdır?
Şahs-ı manevi belirli bir maksad için bir araya gelip ortak faaliyetlerde bulunan bir topluluğun oluşturduğu "manevî bir kişiliktir". Âdeta o topluluk kendine has özellikleri bulunan bir insan gibidir. Eğer bu topluluk Allah rızası için, onun dinine hizmet uğruna bir araya gelen insanlardan oluşmuşsa bu "Nur'ânî bir şahs-ı manevîdir". Bediüzzaman Hazretleri böyle bir şahs-ı manevînin yapacağı hizmetlerden oluşan sevapların tamamının, topluluğun her bir ferdine bölünmeden verileceğini söyler. Şahsı manevi hakkında bakınız:
Yalnız kendini kurtarmayı düşünen insanlardan oluşan ve programı da böyle olan bir cematte ise, herkesin hizmeti yalnız kendine baktığı için şahs-ı manevi olmaz ve şirket-i maneviye denilen büyük kazançlar ortaya çıkmaz.
Fakat bir cemaat ki insanların kurtulması için çalışıyor ve hizmet tarzı da bu ise, işte onda bir manevi şirket oluşur ve o şirketin sevapları bütün ortaklara bölünmeden olduğu gibi dağıtılır. Çünkü sevaplar nurdur. Nur ise bölünmez. Yalnız burada çok önemli bir şart vardır: O da yalnız Allah rızasını gaye edinmiş olmak ve Allah'ın rızasına zıt ve İslam'ı ve sünnet-i seniyyeyi tahrib eden bid'alara bulaşmamaktır.
Şahs-ı manevi kazançlarının eskiden beri cari bir ilâhî ikram olduğunu Bediüzzaman Hazretleri şöyle belirtmiştir:
O iştirâk-i a‘mâlden hâsıl olan umûm yekün ve umûm nûr, her birinin defter-i a‘mâline bitamâmihâ gireceği, ehl-i hakîkat mâbeyninde meşhûd ve vâki‘dir. ve vüs‘at-i rahmet ve kerem-i İlâhînin muktezâsıdır.1
Hz. Adem’den (as) günümüze kadar her dönemde bu şirket-i manevi düsturundan istifade eden pek çok topluluklar olmuştur ve olacaktır. Gerek tarikat mesleğiyle gerekse hakikat mesleğiyle İslâm dinine hizmet eden ehl-i sünnet ve’l-cemaat nice nuranî cemaat ve topluluklar bu sırla hizmet etmişlerdir. Zira Allah’ın rahmeti sonsuzdur.
Bu nuranî şirket-i manevi düsturu bu zamanda sadece Risale-i Nur Talebeleri içindir deyip diğer ehl-i sünnet olan grup ve mesleklere bu kapıyı kapamak doğru olmayacaktır. Yeter ki bu topluluk; Allah rızası için O’nun dinine hizmet etmek gayesiyle bir araya gelmiş olsun. İhlas, samimiyet ve kardeşlik esaslarıyla hareket edip dinin esaslarını şahsi makam ve menfaate, siyaset ve dünyaya âlet etmesin. Sünnete zıt olan bid’alara da taraftar olmayıp bulaşmamış olsun.
Bu ehemmiyetli konu hakkında detaylı malumat sahibi olmak için lütfen bakınız;
Risale-i Nur Talebesi Olmanın Şartları
Risale-i Nur'un Şahs-ı Manevisinden Gelen Kazançlar
Bediüzzaman, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 172

