Namaz

29.05.2008

5157

Namaza Olan Şevki Artırma Yolları

Namaz kılmayı devam ettirecek şevki nasıl buluruz? Bunun çareleri ve yolları nelerdir?

29.05.2008 tarihinde soruldu.

Cevap

Bunun çaresi namazın manasını iyi anlamaktan geçmektedir. Namaz, kâinatın Sultanı ve her şeyin Hâkimi olan Allah’ın huzuruna çıkmaktır. Bir padişahın huzuruna girerken bile insan kalben titrer; öyleyse bütün varlıkların Hâkimi olan Rabb’in huzuruna durmak, en büyük şeref ve aynı zamanda en derin ciddiyet gerektirir.

Namazda söylenen her kelime doğrudan Allah’a hitaptır. “اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ” derken O’na hamd ve teşekkür ederiz; “اِيَّاكَ نَعْبُدُ” derken O’na kulluk sözü veririz. Bu şuuru hisseden bir insan, namazda tarif edilmez bir huzur bulur. Çünkü o anda sadece dil değil, kalp de konuşur. Her secde, her kıyam ve her tesbih, kulun Yaratıcısına yönelmiş samimi bir hitap hâlini alır.

Secde, kulluğun en güzel ifadesidir. Yeryüzünün tozuna yüzünü koyan insan aslında “Ben hiçim, Sen her şeysin” demektedir. Bu idrak, kalpte derin bir tevazu ve tatlı bir huzur doğurur. İnsan secde ettikçe yükselir; Rabbine yaklaştıkça kalbi hafifler.

Namaz, Rabbin “Gel, benimle konuş, sana rahmet nazarıyla bakayım” davetidir. Bu davete icabet eden kul, artık Rabb’inin misafiridir. Bu hâl, namazı bir görev olmaktan çıkarır ve onu ilahî bir şerefe dönüştürür. Namaz kılan insan, Allah’ın huzurunda olduğunu bilmenin saadetiyle dolup taşar. Her rekât, kalbin Rabbine açıldığı bir kapı; her secde, insanın asıl makamına, yani kulluğuna dönüşüdür.

Namaz, ruhu arındıran, kalbi huzura kavuşturan ve insana gerçek değerini hatırlatan bir ibadettir. Çünkü o, Allah ile kul arasındaki en yakın buluşmadır. Bediüzzaman Hazretleri der ki; şu beş şeyi tefekkür etmek, namaza olan şevki artırır.

1) Ömrün Fâni Olduğunu Düşünmek

Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat‘î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın? Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir. Keyif için ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır, hem fâidesiz gidiyor. Elbette onun yirmi dörtten birisini hakîkî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medâr olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarf etmek, usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyâk ve hoş bir zevki tahrîke sebeb olur.1 

Ey nefsim! Ömrün ebedî değildir; elinde yarına çıkacağına dair bir senet yoktur. Sana usanma veren şey, dünyada ebedî kalacakmış gibi yaşaman, yani “tevehhüm-ü ebediyet”tir. Hâlbuki ömrün kısadır ve hızla geçiyor. O hâlde bu kısa ömrün bir kısmını, ebedî saadetin vesilesi olan ibadete ayırmak usanmak değil, aksine huzur ve zevktir. Çünkü bir anlık ibadet, ebedî bir hayatın meyvesini verir.

2) Namazın İnsanın Manevi Gıdası Olduğunu Düşünmek

Ey şikemperver nefsim! Acaba hergün hergün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin, sana onlar usanç veriyor mu? Madem vermiyor, çünkü ihtiyaç tekerrür ettiğinden usanç değil, belki telezzüz ediyorsun. Öyle ise, hâne-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayatı ve latîfe-i Rabbâniyemin hevâ-yı nesîmîni cezb ve celb eden namaz dahi, seni usandırmamak gerektir.2 

Ey şikemperver (yemeğe düşkün) nefsim! Her gün ekmek yiyorsun, su içiyorsun, hava alıyorsun. Bunlardan hiç bıkmıyorsun. Çünkü bunlar bedeninin sürekli ihtiyaçlarıdır. İhtiyaç devam ettiği için tekrarlar seni sıkmıyor; tam tersine lezzet veriyor. Aynen bunun gibi, senin kalbinin gıdası da namazdır. Ruhunun hayat kaynağı Allah’ı zikretmektir. Latîfe-i Rabbâniyen (manevî duyguların) ise namazla huzur bulur, o ibadetten ruhanî hava alır. O halde, her gün tekrarlanan namazlardan usanmak değil, sevinmek gerekir. Zira namaz, ruhun gıdasıdır; bedenin yemeği nasıl sürekli gerekliyse, namaz da kalbin gıdası olarak daimî bir ihtiyaçtır.

3) Sabır Noktasında Yalnız Bugünkü İbadeti Düşünmek

Ey sabırsız nefsim! Acaba geçmiş günlerdeki ibâdet külfetini ve namazın meşakkatini ve musibet zahmetini bugün düşünüp muzdarib olmak; hem gelecek günlerdeki ibâdet vazîfesini ve namaz hizmetini ve musibet elemini bugün tasavvur edip sabırsızlık göstermek, hiç kâr-ı akıl mıdır?3 

Ey sabırsız nefsim! Geçmişte çekilen sıkıntıları, yapılan ibadetlerin zahmetini, yaşanmış musibetlerin acısını bugün düşünüp üzülmek; ya da daha gelmemiş günlerde seni bekleyen ibadetleri, görevleri, imtihanları bugünden hayal edip sabırsızlık göstermek, aklın kârı mıdır? Tabiki değildir. İnsan hakiki ömrünü bulunduğu gün olarak bilmelidir.

4) Namazın Dünya ve Ahiretteki Mükâfatlarını Düşünmek

Ey sersem nefsim! Acaba şu vazîfe-i ubûdiyet neticesiz midir? Ücreti az mıdır ki, sana usanç veriyor? Halbuki bir adam sana birkaç para verse veyahud seni korkutsa, akşama kadar seni çalıştırır. Ve fütûrsuz çalışırsın. Acaba bu misâfirhâne-i dünyâda âciz ve fakir kalbine kūt ve gınâ; ve elbette bir menzilin olan kabrinde gıda ve ziyâ; ve herhalde mahkemen olan Mahşer’de sened ve berat; ve ister istemez üstünden geçilecek Sırât Köprüsü’nde nûr ve burâk olacak bir namaz neticesiz midir? Veyahud ücreti az mıdır?4 

Ey sersem nefsim! Namazın, ibadetin sonucu yok mu sanıyorsun? Ücreti az mı ki sana ağır geliyor? Bir insan sana biraz para verse ya da korkutsa, akşama kadar yorulmadan çalışıyorsun. Peki seni ebedî saadete götüren, kabirde ışık, mahşerde kurtuluş belgesi, Sırat'ta nur olacak bir namaz için neden tembellik ediyorsun? Bil ki, namaz hem dünyada kalbine huzur verir, hem de en zor ve muhtaç olduğun zamanda, ahirette sana rehber ve yoldaş olur.

5 )Yalnız Bu Dünya İçin Yaratılmadığını Düşünmek

Ey dünyaperest nefsim! Acaba ibâdetteki fütûrun ve namazdaki kusurun meşâgil-i dünyeviyenin kesretinden midir? Veyahud derd-i maîşetin meşgalesiyle vakit bulamadığından mıdır? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun?5 

İnsan, ibadetlerindeki gevşekliği ve namazdaki kusurları dünya işlerinin çokluğuna ve geçim derdine bağlamaktadır. Ancak bu bir mazeret değildir. Çünkü insan sadece dünya için yaratılmamıştır. Bütün vaktini dünya işlerine harcamak, yaratılış gayesine aykırıdır. Asıl vazifesi, kulluk ve ibadettir. Nefse yöneltilen bu sorgulama, kişinin hayatını ve önceliklerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini hatırlatır. Bu suretle namaza olan şevki ve devamlılığı artar.

  1. Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.93

  2. Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.94

  3. Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.94

  4. Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.95

  5. Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.95


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız