RİSALE-İ NUR

04.12.2011

16346

Mana-yı İsmi ve Harfi

Mana-yı harfi ve mana-yı ismi ne demektir?

* *

**** ****

08.12.2011 tarihinde sordu.

Cevap

Mana-yı İsmi: İsme ait mana demektir. İsim ise kendindeki manaya delalet eden/kendisi bir mana ifade eden demektir. Bediüzzaman Hazretlerinin olay ve nesnelere yönelik bakış açısıyla ilgili olarak kullandığı bir kavramdır. Ona göre bu kavram otuz yıllık tahsilinin bir meyvesidir. [1]

Bediüzzaman Hazretlerine göre mana-yı ismî, Yüce Allah'ı (cc) düşünmeden ve varlıkları O'nun yarattığı birer eseri olduğunu dikkate almadan bizzat, kasten olay ve nesnelerin kendisini düşünmeye, onlara bağımsız kendilerine ait anlam vermeye denir. Bir başka ifade ile varlıklara, varlık hesabına bakmaya denir. Mana-y ismî, varlıklardan yola çıkarak Allah'ı (cc) tanımaya değil, bizzat varlığın kendisine bakarak yalnız varlığı görmek ve onları tanımaya çalışmaktır.[2] Bediüzzaman Hazretlerine göre göre bütün varlık mana-y ismî yönüyle fanidir. Kendi zatında müstakil ve bizâtihî sabit bir vücudu yoktur. Cenabı Hakk'ın yaratmasıyla mevcuddurlar. Yalnız kendi başıyla kâim bir hakikate sahip değildir.[3] O bu düşüncelerini şöyle ifade eder;

Hakîkat şudur ki, her şey nefsinde ma‘nâ-yı ismiyle fânîdir, mefkūddur, hâdistir, ma‘dûmdur. Fakat ma‘nâ-yı harfiyle ve Sâni‘-i Zülcelâl’in esmâsına aynadârlık cihetiyle ve vazîfedârlık i‘tibâriyle şâhiddir, meşhûddur, vâciddir, mevcûddur.[4]

Bediüzzaman Hazretleri mana-y ismînin daha iyi anlaşılması için ayna örneğini vermektedir. Mesela bir kişi aynaya, camını görmek ve bilgi sahibi olmak için baksa camını kasden görür. Fakat bu arada kendisi de aynada yansır. Kişinin kasden baktığı ve kendisi için önemli olan şey camdır. Burada onun için bizzat anlam ifade eden camın kendisidir. İşte cam, isim gibi kişi için, kişinin dünyasında bizzat bir anlam ifade etti. Görüntüsü ise dolaylı olup bizzat onun için anlam ifade etmemektedir. Onun için değerli olan kendi görüntüsü değildir. İşte mana-yı ismî aynanın camına kasden bakması ve ona önem verip bir anlam yüklemesidir. Bediüzzaman Hazretlerinin bahsettiğimiz misali şöyledir;

Sen aynaya baksan, eğer aynaya şişe için bakarsan şişeyi kasden görürsün. İçinde Re’fet, tebeî, dolayısıyla nazara ilişir. Eğer maksad, mübârek sîmânıza bakmak için aynaya baksan, sevimli Re’fet’i görürsün. فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِق۪ينَ  dersin. Ayna şişesi, tebeî, dolayısıyla nazara ilişir. İşte birinci sûrette ayna şişesi, ma‘nâ-yı ismîdir; Re’fet, ma‘nâ-yı harfî oluyor. İkinci sûrette ayna şişesi, ma‘nâ-yı harfîdir. Yani kendi için ona bakılmıyor. Başka ma‘nâ için bakılır ki, içinde olan akistir. Akis ise, ma‘nâ-yı ismîdir. Yani دَلَّ عَلٰي مَعْنًا ف۪ي نَفْسِه۪  olan ta‘rîf-i isimde, bir cihette dâhildir. Ve ayna ise, دَلَّ عَلٰي مَعْنًا ف۪ي غَيْرِه۪ olan harf ta‘rîfine mâsadak olur. Nazar-ı Kur’ânî ile kâinâtın bütün mevcûdâtı hurûftur. Ma‘nâ-yı harfî ile başkasının ma‘nâsını ifade ediyor. Yani kâinât Hâlik’ının esmâsını ve sıfâtını bildiriyorlar. Ruhsuz felsefe ise, ekseriyâ ma‘nâ-yı ismiyle bakıyor. Tabiat bataklığına saplanıyor. Her ne ise, şimdi çok konuşmaya vaktim yoktur. Hatta fihristin en mühim, en kolay, en âhir parçasını dahi yazamıyorum.[5]

Mana-yı Harfî: Harfe ait mana demektir. Harf ise başkasının manasına delalet eden/başkasının manasını gösteren demektir. Bediüzzaman Hazretlerinin olay ve nesnelere yönelik bakış açısıyla ilgili kullandığı diğer bir kavramdır. Bediüzzaman Hazretlerine göre mana-yı harfî, kâinatın Cenabı Hakk'ın isim ve sıfatlarını göstermesine denir. Bediüzzaman Hazretleri bu konuda şöyle demektedir;

Fakat ma‘nâ-yı harfiyle ve Sâni‘-i Zülcelâl’in esmâsına aynadârlık cihetiyle ve vazîfedârlık i‘tibâriyle şâhiddir, meşhûddur, vâciddir, mevcûddur.[6]

Bir başka tanımına göre kâinata Yüce Allah'ın (cc) isim ve sıfatlarını gösteren bir alet, vasıta, ayna olarak bakmaya denir. Bediüzzaman Hazretlerine göre insan, kâinata mana-yı harfî ile bakmakla gerçek insan olabilir. Mana-yı ismi ve harfî kavramlarını açıklamak için yukarıdaki misali vermiştik. Bu misalim mana-yı harfine bakan tarafı şöyledir;

Bir kişi kendisini görmek için aynaya bakar. Amacı, kastı kendisini görmektir. O kişi için değerli ve önemli olan kendi görüntüsüdür. Bu arada dolaylı olarak gözüne aynanın camı da ilişebilir. Fakat o kişi için aynanın camının hiçbir değeri yoktur. Amacı aynanın camını incelemek ve özelliklerini bilmek değildir. İşte o kişi için o anda değersiz ve bir anlam ifade etmeyen aynanın camı bir harftir. Yani ayna o kişi için kendisini yansıtan bir vasıtadır. Bu örnekte olduğu gibi olay ve nesneler de Yüce Allah'ı (cc) gösteren ve O'nu bize tanıttıran birer ayna gibidir. İnsan, Cenabı Hakk'ın isim ve sıfatlarını görmek kastıyla kâinata bakmalıdır. İnsanın gözünde olay ve varlıkların kendileri değil gösterdiği, anlattığı ve işaret ettiği ilahî isim ve sıfatlar önem arz etmelidir. Kısacası her şey insanın gözünde harf gibi olup kendini değil yaratıcısının isim ve sıfatlarını göstermelidir.

 

Özetle herhangi bir sanata veya nakışa veya esere baktığımızda o sanat, o nakış ve o eser kendini bazı yönlerden anlatır ifade eder. Bu kendi kendini anlatması ve kendine ait özellikler mana-yı ismi olur. Fakat o sanat, sanatkarını; o nakış nakkaşını ve o eser müessirini belki çok daha fazla cihetlerle anlatır. Sanatkarı, nakkaşını ve müessirini anlatan mana ise mana-yı harfi olur. İşte kainatta neye bakarsak o şey kendisini bazı yönlerden anlatır ve gösterir. Bununla birlikte o şeyin sahibi, sanatkarı, nakkaşı ve müessiri olan Cenabı Hakkı anlatır ve gösterir. Mesela bir kayısı ağacına baktığımızda o kayısı ağacı kendini dalları, çiçekleri, yaprakları, meyveleri, rengi, tadı kokusu gibi yönlerden anlatır ve gösterir. Bu mana-yı ismi olur.O kayısı ağacı kendini yaratan Halık, şekil veren Musavvir, rızık veren Rahman ve Rezzak gibi Cenabı Hakk'ın birçok isim ve sıfatlarını bizlere anlatır ve gösterir. Bu mana ise mana-yı harfi olur.

Yukardaki izahlardan sonra varlıklara mana-yı ismi ile yani kendi hesabına yani varlıklar hesabına bakmak yanlıştır.  Mevcudata mana-yı harfi ile yani Allah hesabına ve O'nu gösteren cihetlerini görmek için bakmak ve "ne güzel" demek yerine "ne güzel yapılmış" demek gerekir.

Buna dair Bediüzzaman Hazretlerinin bir ifadesi şöyledir.

"Cenab-ı Hakk'ın masivasına (yani kâinata) mana-yı harfiyle ve Onun hesabına bakmak lâzımdır. Mana-yı ismiyle ve esbab hesabına bakmak hatadır. Evet her şeyin iki ciheti vardır. Bir ciheti Hakk'a bakar. Diğer ciheti de halka bakar. Halka bakan cihet, Hakk'a bakan cihete tenteneli bir perde veya şeffaf bir cam parçası gibi, altında Hakk'a bakan cihet-i isnadı gösterecek bir perde gibi olmalıdır. Binaenaleyh nimete bakıldığı zaman Mün'im, san'ata bakıldığı zaman Sâni', esbaba nazar edildiği vakit Müessir-i Hakikî zihne ve fikre gelmelidir."[7]

Ayrıca aşağıdaki linke de bakabilirsiniz.

/soru-cevap/manayi-harfi-manayi-ismi 



[1] Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 47

[2] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.87-88

[3] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.223

[4] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.87-88

[5] Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.335

[6] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.87-88

[7] Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 47


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız