Aile-Hanımlar

16.03.2010

7313

İslam'a Göre Kız ve Erkek Kardeşlerin Miras Hisseleri

Üstad Bediuzzamanın erkek ve kız kardeşlerin miras paylaşımlarına dair izahlarını açıklar mısınız?

22.03.2010 tarihinde cevaplandı.

Cevap

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, kız ile erkek kardeşler arasındaki miras paylaşımına dair Kur'an'ın taksimatındaki adalet ve merhamet yönünü izah eder. Bu izahtaki hesaplama tarzı bazen yanlış anlaşılabilmektedir. Üstad Hazretleri şöyle der:

Muhâkemesiz medeniyet, Kur’ân kadına sülüs verdiği için âyeti tenkîd eder. Halbuki, hayat-ı ictimâiyede ekser ahkâm ekseriyet i‘tibâriyle olduğundan, ekseriyet i‘tibâriyle bir kadın kendini himâye edecek birisini bulur. Erkek ise, ona yük olacak ve nafakasını ona bırakacak birisiyle teşrîk-i mesâî etmeye mecbûr olur. İşte bu sûrette bir kadın pederinden yarısını alsa, kocası noksâniyetini te’mîn eder. Erkek pederinden iki parça alsa, bir parçasını tezevvüc ettiği kadının idaresine verecek. Kız kardeşine müsâvî gelir. İşte adâlet-i Kur’âniye böyle iktizâ eder, böyle hükmetmiştir.

Kur’ân, mirasta erkeğe iki, kadına bir pay (2/1) verirken maksadı “kişisel zenginlik” değil, aile içindeki mâlî yükü adilce paylaştırmaktır. Toplumda kadının geçimini ekseriyetle kocası üstlenir; onun zarurî harcaması başkası tarafından karşılanır. Erkek ise evin bütün nafakasından sorumludur; yalnız kendini değil, eşini ve çocuklarını da geçindirmek zorundadır. Bu sebeple erkek daha çok pay alır ama o payı ailesiyle paylaşarak kız kardeşiyle fiilen eşitlenir; kadın ise az pay alır fakat onu serbestçe harcar, ayrıca nafakası da sağlanmış olur.

Bu yüzden kadın babasından daha az pay alsa bile, kocasının sorumluluğu sayesinde bu eksiklik tamamlanır. Erkek ise babasından fazla pay alsa da bunun bir kısmını evlendiği kadının geçimi için harcar. Sonuçta pratikte her iki taraf için de bir denge ve adalet ortaya çıkar

Örnek: Bir baba 90.000 TL miras bıraksa: – Oğlu 60.000 TL alır. Evlendiğinde ev kirası, mutfak gideri, çocuk masrafı gibi her şey onun omzundadır; paranın mühim kısmı ailesine gider. – Kızı 30.000 TL alır. Nafakasını artık eşi sağlayacağı için bu 30.000 TL’yi kendi şahsî ihtiyaçlarına veya tasarrufuna ayırabilir. Sonuçta iki kardeşin fiilî kullanım alanı dengelenir, kimse haksızlığa uğramaz.

فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْاُنْثَيَيْنِ olan hükm-ü Kur’ânî, mahz-ı adâlet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet, adâlettir. Çünkü ekseriyet-i mutlaka i‘tibâriyle bir erkek bir kadın alır. Nafakasını taahhüd eder. Bir kadın ise bir kocaya gider. Nafakasını ona yükler. İrsiyetteki noksânını telâfî eder.

Kur’ân, erkek evlât için “iki pay”, kız evlât için “bir pay” miras öngörürken haksızlık yapmıyor; aile içindeki mâlî vazifeleri dikkate alarak tam adâlet ve merhamet gözetiyor. Çoğunlukla erkek, evlendiğinde eşinin ve çocuklarının geçimini üstlenmekle yükümlüdür. Kadın ise evlendiğinde kendi geçimini kocasına yükler; aldığı miras payını şahsi istekleri için harcasa bile asıl nafakası yine kocasından gelir. Böylece kadının mirastaki "bir payı", evlilikte aldığı nafaka ile telâfi edilir; erkek ise aldığı "iki pay mirası" çoğu zaman ailesine sarf ederek sorumluluğunu yerine getirir. Neticede “erkeğe iki, kadına bir” taksimi, hem tarafların fiilî yükümlülüklerine uygundur hem de toplumun ekseriyetinde kadın lehine şefkatli bir denge kurar.

Hem merhamettir. Çünkü o zaîfe kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur’âna göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona, “Benim servetimin yarısını ellerin ve yabânîlerin ellerine geçmesine sebeb olacak zararlı bir çocuk” nazarıyla endişe edip bakmaz. O şefkate endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekābetsiz, hasedsiz bir merhamet ve himâyet görür. Kardeşi ona, “Hânedânımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib” nazarıyla bakmaz. O merhamete ve himâyete bir kin, bir iğbirâr katmaz.

Kıza yarım pay verilmesi, onun aleyhine değil lehinedir. Kız, ömür boyu babasının şefkatine ve kardeşinin himâyesine muhtaçtır. Payı erkekten az olunca baba “malımın yarısı yabancıya gidecek” endişesine kapılmaz; kızını saf şefkatle kucaklar, şefkatine hiddet karışmaz. Aynı sebeple erkek kardeş de kız kardeşini “aile servetini bölecek bir rakip” olarak görmez; haset ve kin yerine rekâbetsiz merhametle korur. Böylece miras taksimi, kızın etrafındaki şefkat ve merhameti bulandırmadan muhafaza eden bir rahmet olur.

Şu halde, o fıtraten nâzik, nâzenîn ve hilkaten zaîfe ve nahîfe kız, sûreten az bir şey kaybeder. Fakat ona bedel, akāribin şefkatinden, merhametinden tükenmez bir servet kazanır. Yoksa rahmet-i haktan ziyâde ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedîd bir zulümdür. Belki zaman-ı câhiliyette gayret-i vahşiyâneye binâen, kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarâne bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyânesi, merhametsiz bir şenâate yol açmak ihtimâli vardır. Bunun gibi bütün ahkâm-ı Kur’âniye وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَم۪ينَ fermanını tasdîk ediyorlar. 1

Kız evlât mirastan “bir pay” alarak görünüşte az kaybeder; fakat karşılığında fıtraten narin olduğu için babasından ve erkek kardeşinden duru, rekâbetsiz bir şefkat ve himâye kazanır. Kur’ân’ın belirlediği ölçünün üzerine çıkıp “daha merhametli olalım” diye fazladan pay vermek, toplumda hırs ve çatışmayı körükleyerek kızın hakiki emniyetini zedeler; bu da zulüm olur. Câhiliye devrinde kız çocuklarını diri diri gömmek ne kadar gaddarca idiyse, günümüzde “vahşî hırslaölçüsüz tasarruf da benzer bir merhametsizlik doğurabilir.

Ayrıca Bakınız
Kaynakçalar
  1. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 29


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (1)

ALLAH SİZDEN VE GÖNÜL BAĞINIZIN BULUNDUKLARINDAN RAZI OLSUN. ÂMİN.

16.01.2019

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız