RİSALE-İ NUR

29.05.2008

5186

Kâfirlerin Cehennemde Ebedi Kalmalarındaki Adalet

Kâfirlerin cehennemde ebediyen yanmasının sebebi nedir? Bu adalet midir? Risale-i Nur'da bu konu nasıl izah edilmiştir?

29.05.2008 tarihinde cevaplandı.

Cevap

Küfür üzerine ölen bir kâfirin, ebedî bir ömür yaşaması halinde bile ömrünü her halükarda küfür ile geçireceğini, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri şu şekilde ifade etmiştir:

Küfür üzerine ölen bir kâfir, ebedî bir ömür ile yaşayacak olursa, o gayr-i mütenâhi ömrünü behemehâl küfür ile geçireceği şüphesizdir. Çünki kâfirin cevher-i rûhu bozulmuştur. Bu i'tibârla o bozulmuş olan kalbin gayr-i mütenâhî bir cinâyete isti'dâdı vardır. Binâenaleyh ebedî cezâsı, adâlete muhâlif değildir. 1 

Buradan anlaşılacağı üzere: kâfirlerin küfür ve inkârı ilk bakışta tek bir günah gibi görünebilir. Lâkin hakikatte bir kibrit yakmakla bir ormanı ateşe vermek gibidir. Kafir, küfrünü fani ve kısa bir ömürde işlemiştir. Fakat sonsuz bir ömür kendisine verilse dahi tamamını küfür üzerine geçireceği muhakkaktır.

Ayrıca, suçun kısa bir sürede işlenmiş olması cezasının da kısa bir süre olmasını gerektirmez. Bazen bir dakika içerisinde işlenen bir cinayet, müebbet bir cezayı netice verir. Bu itibarla küfür, her ne kadar kısa bir ömürde işlenmiş de olsa sonsuz bir cinayettir. Çünkü bütün yaratılmışların hukukunu çiğnemeyi ve Allah’ın sonsuz isim ve sıfatlarına hakaret etmeyi içerir. Sonsuz cinayet ise, ceza olarak sonsuz azap gerektirir. Yine Bediüzzaman Hazretleri küfrün ne kadar büyük bir günah olduğunu şöyle ifade eder:

Çendân kâfir az bir ömürde bir günah işlemiş. Fakat o günah içinde nihâyetsiz bir cinâyet var. Çünki küfür, bütün kâinâtı tahkîrdir. Kıymetlerini tenzîl etmektir. Ve bütün masnûâtın vahdâniyete (allahın varlığı ve birliği) şehâdetlerini tekzîbdir. Ve mevcûdât aynalarında cilveleri görünen esmâ-yı İlâhiyeyi tezyîftir. Onun için mevcûdâtın hakkını kâfirden almak üzere, mevcûdâtın sultanı olan Kahhâr-ı Zülcelâl’in kâfirleri ebedî cehenneme atması, ayn-ı hak ve adâlettir. Çünki nihâyetsiz cinâyet nihâyetsiz azabı ister. 2 

Buradan anlaşılacağı üzere, küfürde, bir anda birden çok sayıda, nihayetsiz günah vardır. Şöyle ki:

1) Küfür, bütün kâinata hakaret etmektir. Bir sanat eserinin değeri, sanatçısının büyüklüğüyle doğru orantılı olarak artar. Kafir ise, Cenab-ı Hakk'ın bir sanatı olarak çok değerli olan varlıkları, başı boşlukla, kıymetsizlikle ve değersizlikle itham edip aşağılamış olur.

2) Küfür, bütün yaratılmışları yalancılıkla itham etmektir. Çünkü her şey Allah'ın varlığına ve birliğine, halleriyle şehadet ederken, kâfir ise onların herhangi bir şeye şehadet etmeyen başı boş varlıklar olduğunu söyler.

3) Varlıklar, Cenab-ı Hakk'ın isimlerinin tecellisiyle olmuştur. Kâfir, küfrüyle bu tecelliyi inkâr eder. Bir padişahın karşısında onun ülkesi üzerindeki idaresini tanımamak, padişaha karşı ne kadar büyük bir hakarettir. Öyle de varlıklar üzerinde Allah'ın isimlerinin tecellilerinin olduğunu reddetmek de Allah'a karşı sonsuz bir hakarettir.
Bu saydıklarımızın her birine göre küfür, sınırsız bir hukuka tecâvüz suçudur. Öyleyse Cenab-ı Hak, adaletinin bir tecellisi olarak, varlıkların hakkını kâfirden almak üzere, onu sonsuz bir azaba müstahak edecektir. 

Kaynakçalar
  1. Bediüzzaman Said Nursi, İşarat’ül İ’caz, Hayrat Neşriyat, Isparta, 2016, s.74

  2. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta, 2016, s. 31


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız