“Nasip” ve “kısmet” günlük dilde çoğu zaman aynı anlamda kullanılır ama köken ve kullanım açısından aralarında ince farklılıklar vardır.
Nasip: Arapça “Pay, hisse, taksim edilmiş olan şey” demektir. Daha çok Allah’ın takdir ettiği pay anlamında kullanılır.
Kısmet: Arapça “Taksim, bölüştürme, kaderde belirlenmiş olan” anlamındadır.
Nasip, bir kişiye gelecek olan, ona düşen pay ve kaderini ifade eder. Kısmet ise bir kişinin yaşamındaki genel düzeni ve elde edebileceği şeyleri ifade eder. Çoğunlukla bir işe giremediğinde nasip değilmiş denirken, iyi kazanç getiren bir iş yaptığında kısmetim açık tabirleri kullanılır.
Kur’an’da Nasip
Kur’an’da nasip kelimesi birkaç ayette “pay, hisse” anlamında geçer. Ayet-i Kerime'de:
“Bu dünyada onlara nasipleri vardır; sonra dönüşleri bize olacaktır.”[1]
Burada “nasip” dünya hayatında kişiye verilen rızık, imkân, ömür payıdır.
Başka bir ayette:
“Ahiretteki nasibinden de unutma.”[2]
Yani Allah’ın sana ahirette ayırdığı payı elde etmek için çalış manasındadır.
Kur’an’da Kısmet
Kur’an’da “kısmet” kelimesi doğrudan geçmez, ancak kökü olan “kısmet, taksim” anlamındaki fiilleri ve türevleri kullanılır. Ayet-i Kerimede:
Dünya hayatında onların geçimliklerini biz taksim ettik”[3]
buyrulmuştur. Burada taksim (kısmet) insanların rızık, kabiliyet ve imkânlarının Allah tarafından bölüştürülmesini ifade eder. Yani “kısmet” Allah’ın belirlediği payın, zamanı gelince tecelli etmesidir.
Hadislerde Nasip ve Kısmet
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:
“Bir kimseye nasip olan rızık, onu asla şaşırmaz.”[4]
Bu hadi-i şerif, nasibin önceden belirlendiğini, kulun ona ulaşmadan ölmeyeceğini ifade eder.
“Rızkınızı güzel yollarla arayınız; çünkü hiç kimseye nasibinden fazlası verilmeyecektir.”[5]
Burada hem nasip hem kısmet vurgusu vardır: Pay bellidir, zamanı gelince ulaşır.
Özetle;
Nasip: Allah’ın ezelde belirlediği pay, hisse, fırsat. (Potansiyel)
Kısmet: Bu payın, Allah’ın dilediği zamanda kulun eline geçmesi. (Fiilen gerçekleşmesi)
Nasip, ezelde yazılı bir mektup gibidir; kısmet, o mektubun kapına ulaşmasıdır. Nasip, potansiyel olarak Allah’ın kuluna ayırdığı paydır. Kısmet, bu payın zamanı gelmiş ve tecelli etmiş hâlidir. Nasip bir şeyin bize ayrılmış olması, kısmet ise o nasibin bize ulaşmasıdır. Nasip, yazılmış olan; kısmet, gerçekleşmiş olandır. Yani Allah’ın takdir ettiği şey nasip, onun sana ulaşması kısmettir. Örnek olarak; Bir yere gitmek istediğimizde "Nasipse yarın çayını içmeye geleceğim" deriz. Eğer gitmiş ve o çaydan ilk yudumu almışsak "Kısmetimizde çayını içmek varmış" deriz.
[1] Bakara, 2/114
[2] Kasas, 28/77
[3]ez-Zuhruf 43/32
[4] İbn Mâce, Zühd 11
[5] Beyhakî, Şuabü’l-İman, 2/57