İnsanlar dünyada imtihan olmaktadır. Bu sebeple ne iyilik yapanların mükâfatları ne de kötülük işleyenlerin cezaları burada verilmez ki imtihan düzeni bozulmasın. Eğer herkes karşılığını hemen burada almaya başlasaydı, kimse kötü yola sapamaz, mecburen iyilik üzere yaşamak zorunda kalırdı. İnsan özgür iradesiyle nefis ve şeytana uyarak kötülükten kaçınmazsa mânevî ilerleme sağlayamaz. Böyle olunca da insan gerçek anlamda manevi olgunluğa erişemez.
Azap niçin cehennemde değil de kabirde başlar?
Dünya imtihanı ölümle sona erdiğinden, kabirde ceza veya mükâfat hemen başlar; ertelenmesine artık bir sebep kalmamıştır. İmtihan defteri kapandığından ödül ve cezayı geciktirecek bir sebep kalmaz. Nitekim hadîs-i şerifte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe ya da Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” 1
Bu hadis, mükâfat ve cezanın kabirde başladığına açıkça işaret etmektedir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki Allah’ın zalimlere yönelik gazabı, imtihan gereği, çoğu zaman dünya hayatı boyunca hemen inmez; fakat imtihan biter bitmez adalet tecellî eder ve onlar kabir hayatında Allah'ın azabına uğrayarak hak ettikleri cezayı görmeye başlarlar. Mü'min kullar da aynı şekilde daha kabir hayatında iken Allah'ın nimetlerinden istifade etmeye başlarlar.
Tirmizi, Kıyamet, 26.

