Konuyla ilgili öncelikle şu bilgileri verelim:
"Tekfir konusunda İslâm’ın temel yaklaşımı, kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir kişiyi küfre nispet etmemektir. Nitekim Kur’ân ve sünneti anlama ve uygulama bakımından Hz. Peygamber (s.a.v.) ve sahabenin yolundan yürüyen, İslâm’ın ana bünyesi olan Ehl-i Sünnet’e göre Ehl-i Kıble tekfir edilemez. Bir kimseye Müslüman isminin verilmesi, onun Ehl-i Kıble oluşu ve Kelime-i Tevhid’i tasdik etmesiyle ilgilidir. Yani “Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullah” düstûrunu benimseyen ve dile getiren herkes mü'mindir. Bu kimse, dinin emir ve yasakları konusunda ihmalkâr davransa da İslâm dışında görülemez ve küfürle itham edilemez.
Tekfir meselesinde öncelikle dikkate alınması gereken esaslardan biri şudur:
Bir fiil veya sözün “küfür” kapsamına girmesiyle, bu tür fiilleri işleyen veya sözleri söyleyen kimse hakkında “kâfir” hükmü verilmesi aynı şey değildir. Bu bağlamda bazı kaynaklarda yer alan “şu fiil / söz küfrü gerektirir” gibi ifadeler, belli bir şahsı nitelemek için değil, yapılan fiili vasfetmek ve bundan sakındırmak içindir. Dolayısıyla kişinin, dinin zorunlu olarak bilinen esaslarından birisini veya birkaçını inkâr ettiğini kendi irade ve rızasıyla açıkça beyan etmedikçe kâfir olduğuna hükmedilemez. Zira küfre götüren söz ya da davranışların bir kimsede hata ve cehalet gibi sebeplerle görülmesi, söz konusu kişiyi dinden çıkarmaz."1
Şimdi bu suale kısım kısım cevap verelim:
1) Bir kimse önceden kafir olsa ve kafir olduğu zamanlarda aslen helal olan bir şeyler yapsa ve sonradan küfrünü değil de yaptığı aslen helal olan şeyleri kastederek ''Ne güzel zamanlardı, ne güzel yaptım.'' derse kâfir olur mu?
Cevap: Bir kimse Müslüman olmadan önceki iyi ve güzel hallerini kastederek ''Ne güzel zamanlardı, ne güzel yaptım.'' derse kâfir olmaz. Zira o haller esasen bir Müslüman'a ait sıfatlardır.
2) Müslüman bir kimse önceden bir Ramazan ayında oruç tutmamış olsa, namazsız olsa, cünüp olsa ve hatta o anlarda bir kimse ile buluşmaya söz vermiş olduğu halde buluşmasa veya bunun gibi şeyler yapsa ve aslen helal olan bir şeyler yapsa ve yaptığı aslen helal olan şeyleri kastederek ''Ne güzel zamanlardı, ne güzel yaptım.'' derse kâfir olur mu?
Cevap: Namaz, oruç gibi Allah'ın emirlerinde tembellik etmek farklı bir şey, bu emirlere isyan etmek farklı bir şeydir. İbadette tembellik edip gevşeklik gösteren ancak günahkâr olabilir. Eğer tövbe eder, kazaya kalmış namazlarını kılar, oruçlarını tutar ve ibadete devam ederse inşallah affa müstahak olur.
3) Kâfir birisini sevmenin hükmü nedir? Meselâ, kâfir bir arkadaşımız olsa ve onun eğlenceli, yardımsever, bilgili, yakışıklı olma gibi özelliklerini kastederek ''Ben o arkadaşı seviyorum.'' dersek bunun hükmü nedir?
Cevap: Gayr-ı Müslim birisinin Müslümanca vasıflarını insaniyeten beğenmekte bir beis yoktur. Hatta onların o güzel hallerini hidayetlerine vesile olması cihetiyle teşvik etmek yerinde bir davranış olacaktır. Meselâ şöyle denebilir: "Sen doğru sözlü, yardımsever bir insansın. İnşallah bu senin İslam'la şereflenmene ve ebedî kurtuluşuna vesile olur."
İlaveten Risale-i Nur'dan şu alıntıyı yapalım:
"Her bir Müslüman'ın her bir sıfatı Müslüman olması lâzım olmadığı gibi, her bir kâfirin dahi bütün sıfat ve san‘atları kâfir olmak lâzım gelmez. Binâenaleyh Müslüman olan bir sıfatı veya bir san‘atı istihsân etmekle (beğenmekle) iktibâs etmek (aktarmak), neden câiz olmasın? Ehl-i kitabdan bir haremin (eşin) olsa, elbette seveceksin."2
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubât, Hayrat Neşriyat, Isparta 2019, c. 2, s. 395.