RİSALE-İ NUR

07.06.2011

9143

"İman Tevhidi, Tevhid  Teslimi, Teslim Tevekkülü, Tevekkül Saadet-i Dareyni İster."

Risale-i Nur'da geçen bu cümleyi izah eder misiniz?

23.06.2011 tarihinde soruldu.

Cevap

İman Tevhidi İster

Sözlükte “tek ve bir olmak” anlamındaki vahd (vahdet, vühûd) kökünden türeyen tevhîd “bir şeyin bir ve tek olduğunu kabul etmek” demektir.1 

İman ise Peygamber Efendimizi (sav) kabul edip getirdiklerini tasdik etmekten ibarettir.

İmanın birinci şartı Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaktır. Bu bağlamda iman tevhidi ister. Çünkü gerçek iman, insanı doğal olarak tevhid inancına götürür; çünkü iman eden kişi bilir ki bu kâinat başıboş değildir. Her şey bir Yaratıcı’nın eseri ve kontrolü altındadır. Bir şeyi yaratanla her şeyi yaratanın aynı olması mantığın gereğidir. Bu nedenle iman düşüncesi, insanı “Allah birdir, ortağı yoktur, her şey O’nun kudreti altındadır” hükmüne ulaştırır. İşte buna tevhid denir. Yani sağlam bir iman, tevhidi zorunlu olarak beraberinde getirir.

Tevhid Teslimi İster

Tevhid, her şeyi Allah’a vermek, sebepleri sadece birer araç olarak görmek ve hakiki kudreti yalnız O’na bağlamak demektir. İnsan, her şeyin dizgininin Allah’ın elinde olduğunu anladığında, artık kendi gücüne ve sebeplere fazla güvenemez. Çünkü bilir ki sonuçları yaratan sebepler değil, Allah’tır. Bu anlayış kişiyi Allah’a teslim olmaya götürür. Teslimiyet, Allah’ın emirlerine boyun eğmek, yasaklarından uzak durmak, hayatın merkezine Allah’ın rızasını koymak demektir. Tevhid inancı, doğal olarak bu teslimiyet hâlini talep eder ve doğurur.

Teslim Tevekkülü İster

Tevekkül ise sözlükte “Allah’a güvenmek” anlamındaki vekl kökünden türeyen tevekkül “birinin işini üstüne alma, birine güvence verme; birine işini havale etme, ona güvenme” mânasına gelir. Birine güvenip dayanan kimseye mütevekkil, güvenilene vekîl denir.2 

Teslim olan bir kul, Allah’ın her işinde hikmet ve adalet bulunduğunu kabul eder. Bu kabullenme tevekkülün temelini oluşturur. Tevekkül, çalışmayı bırakmak veya sebepleri terk etmek değildir; tam tersine, kul elinden gelen tüm çabayı gösterir, sonra sonucu Allah’a bırakır. Nitekim bu konuda Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:

Enes b. Mâlik şöyle anlatıyor: “Bir adam, "Ey Allah"ın Resûlü! Devemi bağlayıp da mı Allah"a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim?" diye sordu. Resûlullah (sav), "Önce onu bağla, sonra Allah"a tevekkül et!" buyurdu. 3

Yani kul görevini yapacak, ama kalbini sebeplere değil, Allah’a bağlayacaktır. Teslimiyetin tatlı meyvesi işte bu doğru tevekkül hâlidir.

Tevekkül Saadet-i reyni İster

Tevekkül eden insan dünya hayatında en çok aranan şeyi yani huzuru elde eder. Çünkü kaderine güvenen, sonucunu Allah’a teslim eden kişi hırs, stres, telaş ve aşırı endişeden kurtulur. Elindekine razı olur, gelmeyene üzülmez, kaybedilene isyan etmez. Bela ve sıkıntı geldiğinde bunda hikmet olduğunu bilir, sabırla karşılar. Böylece dünyada rahat eder. Ahirette ise tevekkül ve sabrının karşılığını büyük mükâfatlarla alır, Allah’ın rızasına kavuşur. İşte tevekkül, insana hem dünya hem ahiret mutluluğunu kazandırdığı için “saadet-i dâreyn”i ister, yani onu netice verir.4 

Sonuç Olarak

İman, insanı tevhid inancına; tevhid, Allah’a teslimiyete; teslimiyet ise doğru tevekküle götürür. Tevekkül eden kul hem dünyada huzura kavuşur hem ahirette sonsuz mutluluğa erişir. Yani bu zincirin her halkası bir sonrakini doğurur ve tamamlar. Böylece insan, imanla başlayan yolculuğunu iki cihan saadetine ulaştırmış olur.

Daha detaylı bilgi için lütfen bakınız:

İnsanın, Allah'ın Varlığına ve Güzel İsimlerine Delil Olması

  1. Mevlüd Özler, "Tevhid", TDV İslâm Ansiklopedisi, 2012, c. 41, s. 18.

  2. Mustafa Çağrılı, "Tevekkül", TDV İslâm Ansiklopedisi, 2012, c. 41, s. 1.

  3. Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 60

  4. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 10


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (1)

Allah razı olsun...

27.06.2011

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız