İslam'a Göre İnsanın Konumu ve Cinsiyet Değiştirme Meselesi
İslam inancına göre insan, şerefli, yüce ve sorumlu bir varlıktır. Allah (c.c.), insanı maddî ve manevî yeteneklerle donatarak onu yeryüzünde eşsiz kılmıştır. İnsanın varoluş amacı, bu yeteneklerini kullanarak Allah'ın emirlerine uygun bir yaşam sürmek ve ahirette ebedî saadete ulaşmaktır. Bu temel amaç doğrultusunda, İslam hukuku; dinin, canın, neslin, aklın ve malın korunmasını esas alan hükümler koymuştur.
İnsanın doğuştan gelen cinsiyetinin muhafazası ve fıtrî yapının korunması, neslin muhafazası ilkesiyle yakından ilişkilidir. Aslî, genetik ve biyolojik cinsiyete müdahale edilmemesi esastır.
Fıtrata Müdahale ve Cinsiyet Kimliği Bozukluğu
İnsan, erkek ve dişi olmak üzere iki temel biyolojik cinsiyette yaratılmıştır. İnsan neslinin devamı bu ilahî düzene bağlı kılınmıştır. Kişinin biyolojik ve genetik yapısında cinsiyet gelişim bozukluğu olmadığı halde birtakım çevresel veya psikolojik etkenlerle kendisini karşı cinse ait hissetmesi veya ona benzeme isteği cinsel kimlik bozukluğu olarak tanımlanmaktadır.
İslam'a göre, bu tür bir durum nedeniyle kişinin cinsiyet değiştirmesi ve buna yönelik cerrahi müdahale yaptırması câiz değildir. Bunun temel nedenleri şunlardır:
1. Fıtratı Değiştirme Yasağı: Cinsiyet değiştirme, insanın yaratılıştan sahip olduğu fıtratı değiştirmeye yönelik bir girişimdir. Kur'ân-ı Kerim'de, bu tür fıtratı değiştirme girişimlerinin şeytanın telkini olduğu açıkça şöyle bildirilmiştir:

Onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler.¹

Hasan-ı Basrî (r.a.): “Allah’ın yarattığını değiştirme”nin iki şekilde olduğunu beyân etmiştir.

Birincisi: “Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Sonra onu ana-babası ya Yahudi veya Hristiyan veya Mecûsî yapar” hadîsine göre, onun dînini değiştirmektir.

Diğeri ise: “Allah, dövme yapan, yaptıran, yüzden kıl alan, seyrek dişli ve güzel görünebilmek maksadıyla dişlerinin arasını yontan bahtsızlara, Allah’ın bahşettiği yaratılış şeklini değiştiren kadınlara lâ‘net etmiştir” hadîsine göre dış görünüşü değiştirmektir.²
2. Büyük Günah: Biyolojik cinsiyette kusur olmadığı halde yapılan bu tür bedensel müdahale, hem doktor hem de yaptıran kişi açısından büyük günah olarak nitelendirilmiştir.
3. Tıbbî Gerçeklik: Tıbben bilindiği üzere, bu tür ameliyatlarla kişinin biyolojik ve genetik cinsiyeti değişmemektedir. Ameliyat, sadece bedenin dış görünüşünde değişikliklere yol açar, genetik kodu değiştirmez.
Dini Hükümler ve Sorumluluklar
Biyolojik cinsiyetinde bir kusuru olmadığı halde kendini karşı cinstenmiş gibi hisseden kişilerin izlemesi gereken yol, bedenlerine cerrahî müdahalede bulunmak yerine, biyolojik cinsiyetlerini kabullenme yolunda tedavi yöntemlerine ısrarla devam etmeleridir.

Ayrıca, İslam'da karşı cinse benzemek ve bu temayülün önünü açacak tutum ve fiillerde bulunmak kesinlikle yasaklanmıştır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Kadına benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara Allah lanet etsin. ³

Biyolojik cinsiyetine müdahalede bulunulmuş olsa bile, tıbben ve dinen aslî cinsiyetin değişmediği kabul edildiğinden, bu kişilerin:
- Tıbbî süreçleri derhal sonlandırması gerekir.
- Dinî yükümlülüklerini, sosyal ve beşerî ilişkilerini biyolojik ve genetik aslî cinsiyetleri doğrultusunda yerine getirmekle mükellef oldukları belirtilmiştir.⁴
Sonuç olarak, İslam'a göre esas olan, insanın yaratılış amacına uygun bir şekilde doğal (fıtrî) cinsiyetiyle yaşaması ve ebedî saadeti kazanmaya odaklanmasıdır. Cinsiyet değiştirme faaliyetleri hem kişiye maddî-manevî zarar verir hem de toplumun ve insan neslinin devamını tehdit eden, ilahî nizama aykırı eylemler olarak görülmektedir.