Mesnevi-i Nuriye'de (s. 8) 2 . Lema'da geçen "Mesela bal arısını pek çok şeylere fihrist yapan.." şeklindeki cümleyi izah eder misiniz?
Sorunuzun cevabına geçmeden evvel, Risale-i Nur'da geçen bu hakikatin benzer şekilde ifade edildiği başka yerlere de bakalım;
Mesnevî-i Nuriye’nin 2. Lem’a’sında geçen; "Meselâ bal arısını pek çok şeylere fihrist yapan ve kitâb-ı kâinâtın ekser mesâilini insanın mâhiyetinde yazan ve incir nüvesinde incir ağacının programını derc eden ve insanın kalbini binlerle âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hâfızasında târîh-i hayatını taallukātıyla beraber yazan, ancak ve ancak her şeyi yaratan Hâlık olabilir. Ve böyle bir tasarruf, yalnız ve yalnız Rabbü’l-Âlemîn’e mahsûs bir hâtemdir."[1] cümlelerinin benzeri, Tılsımlar eserindeki 22. Sözün ikinci makamında da şu şekilde geçmektedir:
“Meselâ bal arısını ekser eşyâya bir nevi‘ küçük fihrist yapmak; ve bir sahîfede, meselâ insanda şu kitâb-ı kâinâtın ekseri mes’elelerini yazmak; hem bir noktada, meselâ küçücük incir çekirdeğinde koca incir ağacının programını derc etmek; ve bir harfte, meselâ kalb-i beşerde şu âlem-i kebîrin safahâtında tecellî ve ihâta eden bütün esmânın âsârını göstermek; ve bir mercimek tanesi kadar mevki‘ tutan kuvve-i hâfıza-i insaniyede bir kütübhâne kadar yazı yazdırmak; ve bütün hâdisât-ı kevniyenin mufassal fihristini o kuvvecikte derc etmek, elbette ve elbette Hâlik-ı Küll-i Şey’e hâs ve bu kâinâtın Rabb-i Zülcelâl’ine mahsûs bir hâtemdir.”[2]
Bu iki risalede bahsedilen hakikatlere, Asâ-yı Mûsa mecmuasındaki 11. Hüccet-i İmaniye adlı kısımda (aynı zamanda 22. Sözün 1. Makamı'dır) bir misal ile şu şekilde işaret edilir:
“Gel, bu müteharrik antika san‘atlarına bak. Her birisi öyle bir tarzda yapılmış, âdetâ bu koca sarayın bir küçük nüshasıdır. Bütün bu sarayda ne varsa, o küçücük müteharrik makinelerde bulunuyor. Hiç mümkün müdür ki, bu sarayın ustasından başka birisi gelip, bu acîb sarayı küçük bir makinede derc etsin? Hem hiç mümkün müdür ki, bir kutu kadar bir makine, bütün bir âlemi içine aldığı halde, tesâdüfî veyahud abes bir iş içinde bulunsun? Demek, bütün gözün gördüğü ne kadar antika makineler var, o gizli zâtın birer sikkesi hükmündedirler.”[3]
Şimdi bu bölümlerin her birinde geçen cümlelerin ifade ettiği ortak hakikati kısaca izah edelim:
Bal arısı, küçücük bedeniyle çok sayıda faydalı ve hikmetli işleri bir araya getiren bir "fihrist" (dizin, içindekiler tablosu) gibidir. Nasıl ki bir fihrist, bir kitabın veya bir konunun tüm içeriğini özetleyip düzenli bir şekilde sunar. Aynen arının bedeni de böyledir.
Onun küçücük bedenine kocaman görevler, faydalar ve hikmetler yerleştirilmiş, hem kendi hayatı için hem de diğer canlılar için sayısız hizmetler ona yüklenmiştir.
Mesela arı, farklı çiçeklerden nektar ve polen toplayarak bal üretir. Bu bal, insanlar için hem lezzetli bir gıda hem de şifa kaynağıdır. Burada arı yaptığı bal ile sayısız çiçeğin faydalı özlerini kendi bünyesinde toplayarak bir nevi "fihristini" çıkarır. Daha bunun gibi; bal peteği yapımı, polen taşıyarak bitkilerin döllenmesine katkısı, sosyal yaşamı ve iş bölümü, vs. gibi arıya yaptırılan bütün bu fiiller bal arısının küçücük bir varlık olmasına rağmen, yaratılışında sayısız hikmet, düzen ve faydayı barındırdığını; adetâ ilahi sanatın ve kudretin çeşitli tecellilerini özetleyen bir "fihrist" hükmünde olduğunu ifade eder. Bu durum aynı zamanda kâinattaki her işin ve yaratılan her zerrenin, Allah’ın sonsuz ilim, kudret ve hikmetini gösteren birer delil olduğunu da gösterir.
Netice olarak; bir şeyin fihristini yapmak tamamını yapmış olmayı ve bilmeyi gerektirir. Demek bal arısını pek çok şeylere fihrist yapan bir kudret, aynı zamanda o pek çok şeyi ve onların içinde bulunduğu kâinatı da yapan ve yaratan kudret olabilir. Yani sonsuz kudretiyle, küçücük bir arıya bile sayısız hikmetleri yerleştiren ve onu adetâ kâinatın düzeninin küçük bir özeti (fihristi) haline getiren Cenab-ı Hakk, bütün kâinatın da sahibidir. Bir arı böyle olduğu gibi bütün hayat sahibi varlıklarda bu şekilde kâinatın hem özeti hem fihristi hem de meyvesi gibidir. Zira hepsinin hayatı bütün kâinatın çalışmasıyla davamlı ve kâimdir. Kısacası kâinattaki her varlık, bütün bir düzene ve onun yaratıcısına işaret eden bir delildir.
[1] Mesnevi-i Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 8.
[2] Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 49.
[3] Asâ-yı Mûsâ, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 209.