Âlem-i Melekût tabirini izah eder misiniz?
Melekut, melekler demek değildir.
Melekut, saltanat manasına gelen mülkün mübalağalısıdır ve ilahî saltanatın haşmetli ve perdesiz bir şekilde tam görünmesi demektir. Kamus-u Okyanus 3. cild sh.116'da melekut için, “Mübalağadır. İzzet ve saltanat ve azamete ıtlak olunur (söylenir). Ehl-i tahkik “mülk” ü alem-i zahirde (görünen dış alem), “melekut”u alem-i batında (görünmeyen iç alem) isti’mal ederler (kullanırlar)” diyor.
Aslında dünya dahil bütün âlemin hakikati, melekut cihetidir. Fakat dünyada sebebler, insanın nazarında kudret-i rabbaniyeye perde olduğu için saltanatın haşmeti bir nebze gizlendiğinden, buraya âlem-i mülk denilmektedir. Fakat semavât tabakatında ve manevî alemlerde, esbap perdesi bulunmadığından veya bulunsa bile ora ahalisine perde olamadığından saltanat-ı ilahiyenin haşmeti ve kudret-i rabbaniye’nin bizzat mübaşereti tam tezahürdedir ve bu sebeple o ulvî alemlere âlem-i melekut denilmektedir. Yani, âlem-i melekut melekler âlemi manasında değildir. Oralar meleklerin de meskenleri olmasından melekutun melekler manasına geldiği zannolunmaktadır.
Netice olarak; âlem-i mülk ve âlem-i melekut ifadesiyle iki çeşit alem ve mekan kasd olunurken; eşyanın mülk ve melekutu ifadeleriyle tek bir eşyanın veya âlemin zahirî görünüşü ile hakiki mahiyeti kasd edilmektedir.