RİSALE-İ NUR

09.11.2020

2117

“Aczin ve fakrın hadsizdir, düşmanın, hâcâtın nihâyetsizdir”

1. Söz'de geçen bu cümleyi izah eder misiniz?

09.11.2020 tarihinde soruldu.

Cevap

İşte ey mağrûr nefsim Sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihâyetsizdir. Mâdem öyledir, şu sahrânın Mâlik-i Ebedî’si ve Hâkim-i Ezelî’sinin ismini al.Tâ bütün kâinâtın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.1 

Bu dünya insan için bir yolculuk yeridir. Dünya ise insanın geçici olarak konakladığı, kalıcı huzurun bulunmadığı, yalnız başına yürümeye kalkarsa helâk olacağı geniş bir çöl gibidir. Buna rağmen insan aciz ve fakirdir. Yani güçsüzdür, elinden hiçbir şey gelmez; ihtiyaçları sonsuz, imkânların sınırlıdır. Buna karşılık insana zarar verebilecek şeyler de, insanın muhtaç olduğu şeyler de sayısızdır. Madem insan aciz ve fakir bir yolcudur, o hâlde bu sonsuz âlemin gerçek Sahibi ve Hâkimi olan Allah’ın ismini yanına almalı, ona güvenmeli, ona dayanmalı, onun için hareket etmelidir. İşte insan ancak bu şekilde, insanlardan ve eşyadan medet umma zilletinden kurtulur, hadiselerin karşısında korkmadan, huzur ve güven içinde yaşar.

İnsan yaratılış itibariyle çok nazik ve nazenin yaratılmıştır. Dünyada sıkıntı ve meşakketler cihetiyle çok aciz ve güçsüzdür. Başına gelebilecek şeyleri engelleyecek güce sahip değildir. Örneğin kalp atışlarını takip edemez, midesini kontrol edemez. Kendi hastalıklarını engelleyemez. Yakınlarının hayatlarında karşılaşacakları musibetleri engelleyemez. Özetle; gücü aslında hiçbir şeye yetmez. Bediüzzaman Hazretleri insanın aczini şu ifadelerle nazara vermektedir:

İ‘lem ey mağrur, mütekebbir mütemerrid nefis! Sen öyle bir za‘fiyet ve aczlik, fakirlik ve miskinlik gibi hâllere mahalsin ki, ciğerlerine yapışan ve çok büyütüldükten sonra ancak görülebilen bir mikroba mukāvemet edemezsin. Çünki o mikrop seni her vakit yere serer, öldürür.2 

Yani ey kibirli, kendini büyük gören ve inatçı nefsim, iyi bil sen zayıflığın, güçsüzlüğün ve ihtiyaç içinde olmanın merkezindesin. Her şeye muhtaç, her an yardıma düçar bir varlıksın. Mesela senin ciğerlerine tutunan ve mikroskopla ancak görülebilen küçücük bir mikroba bile karşı koyacak gücün yoktur. İnsanın bütün büyüklük iddiaları, bir mikropla alt üst olur. Koca ordular, zenginlikler, teknoloji hepsi bir virüs veya mikrop karşısında aciz kalabilir. İnsan, bir damla mikrobun bile kendisini yere serebildiğini düşünmeli, Rabbine olan muhtaçlığını anlamalıdır.

İnsan bir diğer cihetle de çok fakirdir. Birçok ihtiyacı vardır ama bunları karşılayacak güce sahip değildir. Örneğin insanın yaşamak için havaya, güneşe, gece ve gündüze ihtiyacı vardır. Ancak insanın kendi serveti ile bu ihtiyaçlarını karşılanması, gece ve gündüzü satın alması mümkün değildir. Yani insan hem çok acizdir hem de çok fakirdir.

Ancak insanı bu kadar acizlik ve fakirlik içerisinde sonsuz bir güce ve zenginliğe ulaştıran sırlar vardır. Bu ise iman, ibadet, tevekküldür. Eğer insan güçsüzlüğünü ve fakirliğini anlayarak sonsuz güç ve kudret sahibi olan Rabbine yönelir; ona zikreder, ona sığınır, ona secde eder ve ona dua ederse hulasa ona ibadet ederse büyük bir güce ve zenginliğe dayanmış olur. Allah, onun bütün sıkıntı ve meşakkatlerini giderir. İhtiyacı olan her şeyi ona verir. Kâinatı ona hizmet ettirir. Herkesi ve her şeyi onun imdadına yetiştirebilir.

Rabbinin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek zenginliğe ve sıkıntılarını halledebilecek bir güce sahip olduğunu bilen insan gerçek mutluluğa kavuşur. Ne zaman bunalsa, sıkılsa seccadesini alıp miraca, Rabbinin huzuruna çıkar. Ne ihtiyacı ne derdi varsa elini kaldırır, dua eder. Rabbinin kendisini duyduğunu ve gördüğünü hisseder. Büyük bir mutluluğa kavuşur. Hayatını itminan ve sekinet ile geçirir. Artık ibadet ona yük değil lezzet verir.

Öyle ise insan gurur ve enaniyeti bırakmalıdır. Kendisini güçlü ve zengin görmemelidir. İlahının dergahında güçsüzlüğünü, zayıflığını, fakirliğini, ihtiyaçlarının çokluğunu ilan etmelidir. Namaz, oruç, dua vb. ibadetlerle kulluğunu göstermelidir. Benim vekilim ve dayanağım Allah’tır ve o ne güzel vekildir, dayanaktır” diyerek yükselmeli, zenginleşmeli ve güçlenmelidir.

Ayrıca bakınız:

Acz ve Fakr Ne Demektir?

Acz-i Mutlak, Fakr-ı Mutlak, Şükr-ü Mutlak, Şevk-i Mutlak

 Risale-i Nur'un Takip Ettiği "Acz, Fakr, Şefkat ve Teffekkür" Esasları

"Bütün Kâinatın Dilenciliğinden ve Her Hadisatın Karşısında Titremeden Kurtulasın" Cümlesinin İzahı

Acz ve Fakrin Kadir ve Rahim İsimleriyle Alakası

  1. Bediüzzaman, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 2

  2. Bediüzzaman, Mesnev-i Nuriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 80


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız