Rivayete göre Hz. Eyyüb onsekiz sene hastalık çekti. Bir gün karısı dedi ki: "Keşke Allah'a dua etsen..." Bunun üzerine Hz. Eyyüb: Kaç sene rahat yaşadık? dedi. Karısı: "Seksen sene" diye cevap verdi. Eyyüb (as): "Rahat ve huzur içerisinde yaşadığım müddet kadar, bela ve musibet içerisinde yaşamadığım halde Allah'a dua etmekten utanırım." dedi[1]
Müfessirler Hz. Eyyüb’ün (as) başına gelen musibetlerden mealen şöyle ders çıkarmışlardır; Hem halkın hem Hakkın en sevdiği, sevgili bir kul olan Eyyüb (as) gibi bir zata böyle elim dehşet musibetler geldi ve o sabretti. Ey musibete maruz kalan ehl-i iman sizler de başınıza ne gelirse gelsin bu zatı hatırlayın ve bu sabır kahramanı gibi siz de sabredin. Hastalıklara ve musibetlere karşı dayanmak noktasında Hz. Eyyüp (as) bir hüsn-ü misal (güzel örnek) olmuştur.
Her hususta rehber her alanda model olan Resul-ü Ekrem (asm) Efendimiz dualarında Cenab-ı Hak’tan her daim sıhhat ve afiyet istemiştir. Elbette biz de gerek sebeplere riayet ederek (tıbben tedavi arayarak ki bu da fiili bir duadır) gerekse kâl ile (dil ile) dua edebiliriz.
[1]Nesefî Tefsiri, Ravza yayınları, 2007, İstanbul, c.7, s.151-152