Bir kişi tarlada çalışıyor. Üstü başı toz toprak oluyor terliyor vs. Bu kişi abdest alıp namaz kılıyor, dinimizce temiz sayılıyor. Başka bir kişi banyosunu yapıyor ve banyodan çıktıktan sonra gaz kaçırıyor. Bu kişi dinimizce temiz sayılmadığından namaz için tekrar abdest almak zorunda kalıyor. Tarlada çalışan kişi banyodan çıkmış bir kişiden daha pistir. Ama dinimiz onu bir abdest almakla temiz ka...
Asayı Musa'da geçen, "Ve hiç bir Müslüman, hakikî Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir halete girer." cümlesini açıklar mısınız? Niçin başka bir dine giremez?
İsmi Adl hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Ayrıca ism-i azamdan bir cüz olmasının bir hikmeti ne olabilir?
İkindi ve sabah namazlarından sonra okuduğumuz Tercüman-ı İsm-i Azam duasının farklı nüshaları mı vardır? Hayrât Neşriyat dışındaki yayınevlerinin bastığı Büyük Cevşenlerde, "Sübhâneke Yâ Tâlibu Teâleyt, Yâ Matlûbu Ecirnâ Minennâr..." gibi bazı bölümler yok. Bunun sebebi; bu kısımları Üstad Hazretleri'nin, Hüsrev Efendi'ye hususi ekletmesi midir yoksa nüsha farklılıkları falan mı var?
Aynı şekild...
32. Söz'de geçen bu cümleyi izah eder misiniz?
İtikâf, odadan duyulan seslerle -konuşmalar, televizyon sesi, şarkı vesaire- bozulur mu? Birisi odaya girip iletişim kurmaya çalışsa itikâfta olduğumuzu söylemekte sakınca var mı? Ve son olarak dijital ortamda kazara rastlanabilecek reklam gibi dünyevi görüntüler itikâfa zarar verir mi?
İtikad dairesi ve Muamelat dairesinin hükümleri bazen birbirine karıştırılıyor. Bu iki daireye örnekler vererek açıklayabilir misiniz?
“Azametli bahtsız bir kıt‘anın, şânlı tâli‘siz bir devletin, değerli sâhibsiz bir kavmin reçetesi, ittihâd-ı İslâmdır.” Cümlesini açıklar mısınız? Kıta, devlet ve kavimden maksat nelerdir?
"İmtihân ve tecrübe zamanları bittikten sonra, fenâ insanlar وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ hitâbıyla, yani “Ey mücrimler, bir tarafa çekiliniz!” diye olan tüyler ürpertici, sâikavârî, şiddetli emr-i İlâhî’ye ma‘rûz kalacakları gibi; iyi insanlar da فَادْخُلُوهَا خَالِد۪ينَ hitâbıyla, “Dâimî kalmak üzere cennete giriniz!” diye olan Cenâb-ı Hakk’ın mün‘imâne, şefîkāne, lütufkârâne e...
İyilik içinde muaccel (peşin) bir mükafat ve fenalık içinde muaccel bir ceza bulunması hakikatine örnekler verebilir misiniz?